

11
Araştırmalarıyla bitkilerin beslen-
me şekline ilişkin eski kuram ve
inançları kökünden sarsan Liebig,
bu satırlarla, henüz 19. yüzyılın ilk
yarısında verimli bir tarımsal üre-
tim için bilimsel verilerin ışığında
gübre kullanılmasının bir zorunlu-
luk olduğunu dile getiriyor ve tarım-
la uğraşanları bu yönde teşvik edi-
yordu.
Ne var ki Justus Liebig’in söyledikle-
ri, aradan neredeyse bir asır geçtik-
ten sonra bile, bir tarımülkesi olarak
tanınan Türkiye’de fazla yankı bul-
muş değildi. İnanması güç olsa da,
1930-34 yılları arasında Türkiye’de
hektar başına kullanılan kimye-
vi gübre miktarı sadece 15 gramdı.
Oysa aynı yıllarda Japonya’da hek-
tara 76,2 kg, Almanya’da 70,7 kg,
Fransa’da 33,3 kg, İtalya’da ise 10,7
kg gübre atılıyordu.
2
Türkiye’de gübre konusu hak etti-
ği ilgiye ancak 1960’lı yıllarda planlı
kalkınma dönemiyle birlikte kavuş-
tu. 15 yıllık bir perspektif planının
ilk dilimi olarak hazırlanan Birinci
Beş Yıllık Kalkınma Planı 1963 yılın-
da devreye girdiğinde, Türkiye’deki
gübre kullanımı hektar başına 4,8
kg düzeyine ulaşmıştı.
3
Ancak güb-
re konusuna büyük önem veren Bi-
rinci Plan bunun ötesini öngörüyor
ve bu meseleyi, “ilkel tarımdan mo-
dern tarıma geçişin ilk basamağı”
olarak değerlendiriyordu:
Bugün gübreleme, ileri tarım
tekniğini ve entansif tarımı ifa-
de etmektedir. Aynı zamanda
gübreleme, çiftçinin ilkel tarım
usullerinden daha prodaktif
usullere geçerken ilk önce be-
nimsediği konu olmaktadır.
4
Planlı dönem, hem üretim hem de
tüketim bakımından gübre sektörü-
ne önemli katkılarda bulundu. Bi-
rinci Plan (1963-1967) uygulanma-
ya başladığında 300 bin ton civarın-
da olan yıllık gübre tüketimi, plan
döneminin sonunda 1,5 milyon tona
ulaşarak beş yılda beş katından faz-
la artış gösterdi.
5
Bu gelişme, diğer
beş yıllık dönemlerde de hızını ko-
rudu ve gübre tüketimi 1973 yılında
2,1 milyon tona, 1978 yılında da 3,9
milyon tona yükseldi. Benzer şekil-
de, 1973 yılında %32 civarında olan
toplam gübrelenen alan oranı da ne-
redeyse ikiye katlanarak 1977 yılın-
da %60’a çıktı.
6
Tüketimdeki bu muazzam artışta
çiftçilere yönelik tanıtım faaliyetle-
ri kısmen rol oynasa da, asıl büyük
etken hükümetlerin istikrarlı bir şe-
kilde uyguladığı destekleme politi-
kalarıydı. Gübre kredilerinde göste-
rilen kolaylıklar ve 1963 yılından iti-
baren gübre fiyatlarının üç kez dü-
şürülmesi, tüketimin ciddi bir şekil-
de artmasında etkili olmuştu.
7
1979
yılına gelindiğinde, kimi gübreler-
de %900’lere ulaşan desteklemeler
söz konusuydu. Devlet, bu destekle-
me programları sayesinde gübre tü-
ketimindeki artışın düzenli bir şe-
kilde sürdürülmesini hedefliyordu.
1980’li yılların başında yapılan agro-
nomik çalışmalar, kullanılması gere-
ken gübre miktarının mevcut gübre
tüketiminin yaklaşık iki katı olması
gerektiğini ortaya koyuyordu. Mev-
cut yatırım ve destekleme politikası
ile bu hedefe 2000’li yıllarda erişile-
bileceği tahmin ediliyordu.
8
Planlı dönem içinde gübre tüketi-
minde büyük bir artış şeklinde or-
taya çıkan olumlu tablonun –nice-
liksel bir bakış açısıyla– üretim ta-
rafı için de geçerli olduğunu söy-
lemek mümkündü. Planlı dönem,
Türkiye’de gübre sanayiinin gelişi-
mi açısından, hem tüketimde hem
de üretimde bir dönüm noktası teş-
kil etti. Özellikle İkinci Beş Yıllık
Plan döneminde (1968-1972) bü-
yük kapasite artışları gerçekleşti. Bu
süre içinde Türkiye’deki gübre üre-
timinde %765’lik bir artış sağlanır-
ken, üretim kapasitesindeki bu ge-