Previous Page  7 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 7 / 162 Next Page
Page Background

7

Sunuş

S

evinçler, paylaşıldıkça büyüyor. Biz de varlığıyla ve başarılarıyla her zaman gurur duyduğu-

muz Toros Tarım’ın ilk gözağrısı olan Ceyhan tesisinin 30. yılına ulaşmasının sevincini, ge-

niş Toros Ailesi olarak tüm çalışanlarımız ve paydaşlarımızla paylaşmaktan büyük mutluluk

duyuyoruz.

30 yıl hem kısa, hem uzun bir zaman..

Kısa, çünkü tesisin kuruluşunun birçok detayını daha dün gibi anımsıyoruz. Anılarımız, henüz za-

manın erozyonuna uğramamış durumda. Nasıl geçtiğini bile anlamadığımız bir zaman diliminden

söz ediyoruz.

Öbür yandan, bu sektörde 30 yıl geçirmek, insanı yaşlandıran bir şey. Gerçekten de 1 yılın 30 yıl

gibi geçtiği birçok bunalımlar yaşadık. Zorluklar içinde, bir an bile durmadan, hep ileri koştuk. Bel-

ki bir başka sektörde, bir başka firmada, 100 yıl içinde yapılabilecekleri biz 30 yıla sığdırdık. Bu

süre içinde durmaya ne zamanımız, ne fırsatımız oldu. Sektör önümüze hem çok zorluk, hem de

birçok fırsat sundu. Her zaman bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmenin peşinde olduk. Sanı-

rım iyi değerlendirdik ki bugün bulunduğumuz noktadayız.

Biz 1981 yılında ilk üretime başladığımızda, Türkiye’de gübre üretimi yapan 9. firmaydık. Ve güb-

reyi yan ürün olarak üreten kuruluşlar hariç tutulacak olursa, gübre üretmek üzere kurulmuş olan

işletmelerin en küçüğüydük. O gün itibariyle, sektörün en büyüğü ile Toros arasında, üretim kapa-

sitesi açısından 8,5 kat fark vardı. Yani istatistiklerde kendine zor yer bulan, devlerin yanındaki kü-

çücük bir şirket konumundaydık.

Bu noktadan, sektörün en büyük kuruluşu haline sadece 9 yılda gelmiş olmamız, hangi hızda koş-

tuğumuzun bir göstergesiydi. Bu hızı sağlayabilmek, inanç olmadan yapılabilecek bir şey değildi.

Bunu sağlayan şey ne sermaye gücü, ne de başkalarının bilmediği sırlara vakıf olmamızdı. Hatta

sektöre en son giren kuruluş olarak, gübre konusunda en az tecrübeye sahip firma bizdik.

Ama bizim bir farkımız vardı. Bu farkı yaratan temel unsur, hücrelerimize kadar işlemiş olan Tekfen

anlayışı, Tekfen duruşu, Tekfen kültürüydü. Bu kültür, Toros’un doğuşundan 25 yıl önce yaratılmış-

tı. Biz onu hazır bulduk, sahiplendik ve bir daha da elden bırakmadık. Patronlarımız, başta Necati

Bey, bu okulun başöğretmeni olarak, bize her gün bıkmadan usanmadan, olaylara nasıl bakacağı-

mızı, meseleleri nasıl değerlendireceğimizi, sorunları nasıl çözeceğimizi, daha ileri nasıl gideceği-

mizi, geleceğimizi nasıl hayal edeceğimizi öğretti. Kendisini rahmetle anıyorum.

Bizim bu yolda öğrendiğimiz her şeyin özenle saklanması, korunması ve geleceğe aktarılması ko-

nusuna büyük önem veriyorum; çünkü varlığımızın ve başarımızın sırrının bu olduğunu düşünü-

yorum. Açıkça, bizi farklılaştıran şey buydu. Bizde olup başkalarında olmayan şey ne sermaye, ne

güç, ne de başka bir şeydi. Sadece, biz Tekfenliydik, onlar değildi. Bizim tek yaptığımız, Tekfen’in

bize sunduğu değerleri, sektörümüzün gerçekleriyle ve hayallerimizle yoğurup Toros’a son biçimi-

ni vermekti.