

S
öylenceye göre Adem ile Havva, cennetten kovu-
lunca ilk olarak Harran Ovası’nda toprağa ayak
basmışlar. Ova, o vakitlerde yeşillik, kuş cıvıltıla-
rı olan ve çiçeklerle dolu bir yermiş. Adem ile
Havva bir süre bu güzelliği doyasıya izlemiş. Ama
çevrelerinde tek bir ağacın olmayışı dikkatlerini
çekmiş. Adem, cennetten gelirken yanına aldığı
bir nar ve bir gül dalını dikmiş. Bunlar akşama kadar bir insan boyu
büyümüş, ertesi gün de biri al diğeri ak çiçekler açmış.
Bir süre sonra karınları acıkmış. Adem, “Ak gülü ve narı bir günde
büyüten toprak beni de doyurur” deyip toprağı işlemeye karar
vermiş. Ne ekeceğini düşünürken, Havva avucunu açmış. İçinde,
cennetten getirdiği bir buğday tanesi varmış. Sevinçle işe koyul-
muşlar. Adem, ağacın dalından saban yapıp kendisi toprağı sür-
meye başlamış. Ama bir süre sonra yorgunluktan kıpırdayacak
hali kalmamış.
O yıl az ürün almışlar. Bir yıl, iki yıl derken dermanları tükenmiş.
Bir gün öğle sıcağında yine toprakla uğraşırken, ansızın yanların-
da bir sarı öküz belirmiş ve boynunu boyunduruğa doğru uzatmış.
Adem, bu yorucu işten kurtulduğuna o kadar sevinmiş ki, sarılıp
öküzü gözlerinden öpmüş. Ondan sonra öküzü her sabana koştu-
ğunda bu eylem tekrarlanmış.
İnanışa göre Harran Ovası, yeryüzünde ilk sürülen, ilk ayak bası-
lan topraktır. Buğdayın, ak gülün, narın kutsallığı cennetten geti-
rilmiş olmalarındandır. Günümüzde de çiftçilerin öküzleri gözle-
rinden öpmeleri, ta o günlerden kalma bir gelenektir.
SUYLAGELEN BEREKET
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, dünyanın en eski yerleşim alanların-
dan biri olarak zengin ve köklü bir tarihe sahip. Tarımın bir numa-
ralı geçim kaynağı olduğu bölge, kültürü ve gelenekleri, coğrafi
özellikleri, sorunları, zorlukları ve hoşluklarıyla Türkiye mozaiği-
nin en renkli parçalarından biri.
Yıllardır suya hasret kalan topraklar GAP ile birlikte suya kavu-
şunca, verimin önemli derecede arttığı görülüyor. Gerçekten de
bölgede, sulu tarım ve susuz tarımın yapıldığı alanlar arasındaki
verim farkı dramatik düzeyde. Fakat eğitim noksanlığına bağlı
olarak bölgede bilinçsiz ve aşırı sulamanın getirdiği riskler de var.
Kimi çiftçiler tarafından kullanılan salma sulama (vahşi sulama)
yöntemi toprağın kaymaklaşmasına, tuzlanmasına ve erozyona
uğramasına neden oluyor.
Yaptığımız ziyaret sırasında, bölgedeki en önemli sorunun eğitim
olduğu sık sık dile getirildi. Eğitim, 7’den 70’e herkesin hayatını bir
şekilde etkiliyor. Toprak verimli, su var, ama çoğu çiftçi halen ba-
badan gördüğü yöntemlerle tarım yapıyor. Bu açıdan Toros
Tarım’ın bugüne kadar çiftçilere verdiği destek çok olumlu sonuç-
E
konomik olarak büyük bir potansiyele sahip
olan GAP Bölgesi, biyolojik çeşitlilik açısın-
dan da gizli kalmış bir hazine. Bugüne ka-
dar GAP Bölgesi’nde küresel ve bölgesel öneme
sahip bitki ve hayvan türlerini içeren 22 “Önemli
Doğal Alan” (ÖDA) tespit edildi. Dünyada bilinen
tek yaşam alanı Harran olan Harran kertenkele-
si, Türkiye’de sadece bu bölgede yaşayan altın
avurtlak, kelaynak, çöl varanı ve çöl koşarı bu
hazinenin şimdilik bilinen parçalarından bazıları.
Türkiye’de yetişen bitkilerin yaklaşık %30’unun
bu bölgede bulunduğu tahmin ediliyor.
Son yıllarda yapılan araştırmalar sonu-
cunda bölgede, sadece Gü-
neydoğu Anadolu Bölgesi’ne
özgü 74 ve Türkiye’ye özgü
246 olmak üzere, toplam
320 endemik bitki tespit
edildi. Bölgede Nemrut
Dağı Milli Parkı, Tek Tek
Dağları Milli Parkı ve Kı-
zılkuyu Yaban Hayatı Ge-
liştirme Sahası (YHGS)
olmak üzere üç korunan
alan bulunuyor.
GİZLİ KALMIŞ BİR HAZİNE
36
DOSYA