Previous Page  40 / 52 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 40 / 52 Next Page
Page Background

40

DOSYA

g

HÜSEYİN AYDIN (BETON FORMENİ)

Dünyanın gözü bu projede...

2005 yılında Kazakistan şantiyesi ile Tekfen ailesine ka-

tılan Hüseyin Aydın, 8 yıl orada kaldıktan sonra Bakû Olim-

piyat Stadı projesi için Azerbaycan’a gelmiş. Aydın, özellikle

rüzgârın tüm ekip için büyük bir sınav olduğunu söylüyor.

Tüm ekip olarak güzel bir iş başardık. Yorucu olduğu ka-

dar tatmin edici bir eser çıkardık ortaya. Bütün dünyanın gözü

burada zaten. Çok yoğun bir proje oldu, çünkü çok büyük bir

proje. İki yılın içine çok şey sığdırdık.

Biz buraya yaklaşık 100 bin metreküp kazık beton döktük.

270 bin metreküp de geri kalan inşaat işleri için kullanıldı.

Yani bizim projemizde toplam 370 bin metreküp civarında be-

ton döküldü. Çok hızlı bir çalışma yapmamız gerektiği için, üç

ay içinde 100 bin metreküp beton döktüğümüz oldu. Günde 3

bin metreküp demek bu. 4-5 gün ara vermeden, gece gündüz

beton döktüğümüz dönemler oldu.

Özellikle gece olduğunda rüzgâr bizi çok zorluyordu. Zaten

Bakû, rüzgârlar şehri. Gündüzleri bile zor. Ama saatler ilerledi-

ğinde hava şartları daha da zorlayıcı oluyor. İşin hızı bir yana,

boyutları bir yana, rüzgâr hepimiz için başlı başına bir sınav

oldu diyebilirim.

g

PERVİZ XELİLOV (İNCE İŞLER SAHA SORUMLUSU)

“Tekfen farklıdır diyorlardı, kendim görmek istedim”

Perviz Xelilov, Azeri olmasına rağmen hep Trabzonlulara

benzetildiğini, lehçelerin de yakın olduğunu söylüyor. Elbette bir

Azeri olarak Xelilov için bu projenin bambaşka bir yeri var:

Bundan önce başka bir projedeydim. Sonra Bakû Olimpiyat

Stadı projesini duydum. Yapan firma da Tekfen. 2008 yılından

beri inşaat sektöründe çalışıyorum. Tekfen adını hep duyuyor-

dum. “İnşaatta Tekfen çok farklıdır. Çalışma sistemlerini görmen

lazım,” diyordu bilenler. Ben de çok istedim Tekfen İnşaat’la ça-

lışıp kendim görmeyi. Bu projede nasip oldu. Ben daha önce de

Türk firmalarıyla çalıştım. Türklerde sistemi gördüm. Düzgün

bir sistemin olacak ve o sistem üzerinden gideceksin. Onun için

de Türklerle çalışmayı tercih ediyorum.

Ben Azeri olduğum için bu proje daha da özel benim için.

Olimpiyat Stadı, tüm ülke için büyük önem taşıyor. O nedenle de

bu projenin her günü unutulmaz. Gurur duyuyorum bu stadın

inşasında çalıştığım için. Yıllar sonra önünden geçerken, gözü-

mü kapattığım zaman hâlâ planını görebiliyor olacağım. Bu pro-

je bana çok iyi bir tecrübe kattı, çok iyi arkadaşlıklar kazandırdı.

“Zoru başarmak daha keyifli”

Değişik bir proje bu. Normal bir proje, bir programa göre ilerler.

Bu projede ise sabah bir plan yaptıysanız, o plan o saniye gerçek-

leştirilmek zorunda. Bütün güne yayılmıyor yani. Zamanın çok kı-

sıtlı olması stresli tabii ki, ama bir o kadar da zevk veriyor. Ben ne

kadar işimi bilsem de, bu bir ekip işi. Benim bir şey yapabilmem

için ekibin iyi olması lazım. Elektrikle, mekanikle, taşeronlarla,

herkesle ilişkilerinizin iyi olması lazım. Burada şeflerimden bunu

gördüm. Herkesle iyi ilişkiler geliştirip iyi bir organizasyon kurabi-

liyorlar. Bizim işimiz sahada. Onlar bize çok iyi destek olduğu için,

biz de sahada çok daha rahat götürebiliyoruz işi.

Ben inşaat mühendisi olduğum için hem kaba hem de ince

işlerde çalıştım daha önce. İnce işler herkesin gözünün önünde.

Yaptığın işin öyle mükemmel olması lazım ki, her bakan güzel bir

şey görebilsin. Çünkü gözler de farklı. O nedenle kısa bir zamanda

düzgün ve kaliteli bir iş çıkarmak zorundayız. Ben her zaman hız

ve kalite yan yana olsun isterim. Başarmak çok zor, ama hazzı da

bir o kadar fazla.