

39
g
İLYAS ÖZBİLEN (İSKELE BAŞ OPERATÖRÜ)
“Toros benim ilk evim”
İlyas Özbilen, Çukurova Üniversitesi Tarım Alet ve Makine-
leri Bölümü’nden mezun olmuş. Ceyhan Deniz Terminali’nde,
eğitim gördüğü alandan çok farklı bir alanda, iskele baş operatö-
rü olarak görev yapan Özbilen, 11 yıldır Toros ailesinin bir men-
subu:
Benim ailem çiftçi. Ben de ayrıca az çok çiftçilikle uğraşıyo-
rum. Gurur duyarak çalıştığım firmanın hem gübresini kullanı-
yorum, hem de herkese kullanmalarını tavsiye ediyorum.
Toros benim ilk evim. 2001 yılında okulu bitirdim. 2003’ün
sonlarına doğru askerliğimi tamamladım. Beni Toros’a, okuldaki
hocalarım ve bölüm başkanım tavsiye etmiş. Açıkçası Toros gibi
bir yerde iş sahibi olacağım aklımın ucundan geçmezdi. Ama se-
çimimden son derece memnunum. Bir kere bu işe bulaştıktan
sonra kendinizi kurtaramıyorsunuz zaten. Çok hoşunuza gidiyor
çünkü. Çalışmaya başladığımda birkaç ay iskeleleri tanıdıktan
sonra yönetim binasına geçtim. Terminal Müdürlüğü’ne bağlı
teknik eleman olarak çalıştım, daha sonra Sıvı Terminal ünite-
sinde görev aldım. Şu anda da liman operasyon sorumlusu ola-
rak devam ediyorum.
Rutin bir günümüzde gemilerin ETA’ları (tahmini varış za-
manı), yanaşma programları, yükleri bize bildirilir. Biz bu kap-
samda, gemi daha yanaşmadan planlarımızı yaparız. Geminin
yanaşma pozisyonunu bile kafamızda çizeriz ve nitekim bunda
da çok küçük sapmalar olur sadece. Sizin verdiğiniz kararlarla iş
yürüyünce bundan keyif alıyorsunuz. Sorumluluğumuz büyük
olsa da, biz o hazzı yaşıyoruz.
“Uyurken bile aklımız işte”
Operasyonumuz sırasında karşılaşabileceğimiz birçok zorluk
var elbette. Mesela vinçlerimizde sıkıntı olabilir, boşaltma sıra-
sında kamyonlar gelmeyebilir… Bütün bunlar zaman anlamın-
da sapmalara yol açacaktır. Biz kendi takımımızla beraber ko-
nuyu tartışırız, kararımızı veririz, tabii ki amirlerimizin vereceği
talimatlar doğrultusunda nihai iş şekillenir. Ama açık söylemek
gerekirse terminal müdürümüz, mühendis arkadaşlarımız fikir-
lerimizi alıp değerlendirirler ve bize her zaman değerli olduğu-
muzu hissettirirler. Dolayısıyla bu işi biz bir yaşam biçimi olarak
yorumluyoruz. Evde uyurken bile işlerimizi düşünürüz. Sabah
işe gelmeden ararız, “Nasıl gidiyor? Ne yaptınız? Dediğimiz saat-
te bitecek mi?” diye teyidini alırız.
Gelecek misafiri gemi sanınca...
Sefer Muradyan adında bir görevli vardı. Dönemin müdürü
Atilla Bey bir gün, “İlyas,” dedi, “Sefer Muradyan gelecek. İske-
le-4 tarafına geçecek. Onu karşılayın.” “Tamam,” dedim. Emek-
li olan bir ağabeyimiz var, Hüseyin Bey, kulakları çınlasın, onu
aradım. “Hüseyin Abicim, Sefer Muradyan gelecek. Onu karşı-
layın lütfen, gerekli ilgiyi gösterin. Mahçup olmayalım,” dedim.
Hüseyin Ağabeyim, “Sefer Muradyan”ı gemi adı zannetmiş. BO-
TAŞ tarafına bakıyormuş bakıyormuş, gemi yok! Atilla Bey beni
aradı tekrar, “İlyas, sen Hüseyin’e söylemedin mi?” dedi, “Adam
gelmiş dönmüş. Beni aradı, kimse ilgilenmedi diye.” “Vallahi ben
söyledim müdür bey,” dedim. Hüseyin Ağabey sonradan anlat-
mış Atilla Bey’e, “Gemi zannettim ben onu. Bakmaktan boynum
ağrıdı, ama gelmedi!” diye.