

5
Mezopotamya’nın “kara altın” hazinesi:
Irak
g
Irak, coğrafi olarak büyük ölçüde ge-
niş düzlüklerden oluşan bir ülke. Ülkenin
yüzölçümü 438 bin kilometrekare. Bu da
Türkiye’nin yaklaşık yarısına tekabül ediyor.
Ülkenin yaklaşık yüzde 40’ını çöller, daha bü-
yük bir kısmını ise kuzeyden güneye uzanan
Dicle-Fırat Havzası oluşturuyor. Türkiye’den
çıktıktan sonra Basra Körfezi’ne dökülün-
ceye kadar Irak topraklarını kat eden bu iki
nehir, Irak’ın can damarları. Ülkedeki büyük
şehirlerin hemen hepsi bu havza boyunca
sıralanıyor. Dicle ve Fırat Vadileri arasında
uzanan topraklar, tarihsel olarak Mezopo-
tamya uygarlıklarının da beşiği. Yunanca
Mesopotamia sözcüğü, “Irmaklar arasındaki
ülke” anlamına geliyor. Bu iki nehrin suladığı
verimli topraklarda gelişen Sümer, Akad, Ba-
bil ve Asur gibi uygarlıklar, insanlık tarihinin
önemli basamaklarını oluşturuyorlar.
Irak’ta 19. yüzyılın ortalarından beri yürütü-
len arkeolojik araştırmalar, Mezopotamya’da
yerleşimin günümüzden 10 bin yıl önce baş-
ladığını gösteriyor. Tarımsal sulama yöntem-
leri, çömlekçi çarkı, yelkenli ve saban, Me-
zopotamya medeniyetlerinin armağanı olan
buluşlardan bazıları. Ama bu bölgenin insan-
lığa en büyük katkısı, hiç kuşkusuz MÖ 3000
yıllarında yazının bulunması oldu. Çiviyazı-
sının ilk geliştirildiği yer olan Mezopotamya,
Hammurabi’nin ünlü yasaları sayesinde ilk
hukuk sisteminin doğuşuna da tanıklık etti.
Edebiyat, müzik, astroloji ve mimarlık gibi
alanlarda ünü Mezopotamya’nın çok ötesine
yayılan Babil, dünyanın en büyük kentiydi.
Günümüzde kalıntıları Bağdat’ın yaklaşık 90
km güneyinde bulunan Babil, aynı zamanda
önemli bir inanç ve ticaret merkeziydi.
Bugün modern Irak’ın sınırları içinde yer
alan topraklar, zenginliği ve stratejik öne-
mi nedeniyle tarih boyunca çok sayıda göç,
savaş ve istilaya sahne oldu. Pers, Grek, Ro-
ma-Bizans egemenliklerinden sonra Arap,
Emevi ve Abbasi istilasına uğrayan bölge, 11.
yüzyılda Selçuklu, 16. yüzyılda da Osmanlı
yönetimine bağlandı. Ülkedeki Osmanlı ege-
menliği, Araplar arasında milliyetçilik akımı-
nın giderek güçlendiği 20. yüzyıl başına ka-
dar sürdü ve I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz
birliklerinin Bağdat’a girmeleriyle sona erdi.
MODERN IRAK
I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngilizlerin dene-
timinde kalan Irak, 15 yılı aşan manda reji-
minin ardından 3 Ekim 1932 tarihinde ba-
ğımsızlığına kavuştu. Ne var ki bağımsızlık,
ülkedeki karışıklıkların ve iktidar kavgasının
sonunu getirmedi. Zengin petrol kaynakları-
na sahip olan ülke, bölgedeki güç mücadele-
sinin önemli bir unsuru oldu. 1936 ve 1941
yıllarında yaşanan darbeler, 1958 yılında
krallığın devrilerek cumhuriyetin ilan edil-
mesi, 1963’te Baasçıların yönetime müdaha-
le etmesi ve 1968’de gerçekleşen kansız bir
darbenin ardından iktidarın tamamen Baas-
çıların eline geçmesi, modern Irak’ın tarihine
yön veren başlıca olaylardı. Baas Partisi’nin
önde gelen isimlerinden Saddam Hüseyin’in
1976’da başbakan ve 1979’da devlet başkanı
olması ise, Irak’ın tarihinde bir dönüm nok-
tası oldu.