Previous Page  51 / 68 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 51 / 68 Next Page
Page Background

51

TOPRAĞIN BAŞI DERTTE,

TOPRAK ANA DERT YANIYOR

Beni yeşile hasret kılarken, sizin de aşa, işe, suya, mutluluğa

Hasret kaldığınızı niye anlayamadınız?

Benim aşınıp taşınmam, size hayır mı getirdi?

Tarım alanlarınız, meralarınız verimsizleşti, göçleriniz hızlandı,

Biyolojik zenginliğiniz elden gitti, afetler şiddetlendi,

Barajlarınızın ömrü kısaldı. Sularınıza sahip çıkamadınız.

Seller benim canımı yakarken size de ıstırap getirmedi mi?

En çok ağrıma giden, sellerden sonra canlı cansız kayıplarınızdan

Yanar yakılırken, bir kul çıkıp da beni aklına getirmedi.

Benim de canlı olduğum, geri gelmeyeceğim hiç umursanmadı.

10 cm derinlikte verimli toprak olabilmem için

2.000 ila 10.000 yıl gerektiğini neden unutuyorsunuz?

Daha kar kalkarken üzerime sürdüğünüz hayvanların,

Size mera, bana örtü olmaya çalışan yavru otları tahrip edip

almaları

Ve beni çiğneyerek sıkıştırmaları ve oksijensiz bırakmaları var ya,

Bu acı için sizi affetmem demek geliyor içimden ama, ana yüreği,

diyemiyorum.

Köklerin açıkta kalmasının aç ve açıkta kalmanız demek

Olduğunu hadi anlamadınız, ben size ne yaptım ki,

Beni tutunduğum bu köklerden ayırdınız.

Buna rağmen yağışın, rüzgârın önünde direndim ve sizin için

Şehit oldum, denizler, barajlar, göllerdeki mezarlara gömüldüm.

Çok gücüme gidiyor, arkamdan bir kul çıkıp da yaş dökmedi.

Benim dertlerime çare için çırpınan toprak-su teşkilatı

Dağıtılırken nerede idiniz?

İnsan haklarını gündemden düşürmezken,

Toprağın hakkı da bir gün olsun aklınıza niye gelmiyor?

Çok ağırıma giden, beni inciten bir yalnızlığa daha ittiniz.

Bana bir yasa bile layık görmediniz (nihayet yasa çıktı)

Benim hukukum yokmuş, kimin umurunda ?

Yeşilimi tahrip ederek tarla açana, tapu verebilmek için

İttifakla yasa yapmayı bildiniz.

Tarım alanlarının amaç dışı kullanılması için

Yönetmelik çıkarmayı da ihmal etmediniz.

Can dostum suyu rasgele kullanarak tuzlanmama sebep

oldunuz.

Beni yanlış kullanmada, yanlış işlemede yarış ettiniz.

Beni meyilli arazide yukarıdan aşağıya sürerek

Aşınıp taşınmama, en şiddetli erozyona maruz kalmama yol

açtınız.

Benim canlı olduğumu umursamadan, üzerimde anız yakarak

Bağrımda barınan birçok faydalı canlının canına okudunuz.

Ürün değiştirmeyi ihmal ederek beni daha yoksul,

Zararlıları daha azgın yaptınız, tarım ilacı ile beni zehirlediniz.

Siz ilaç almadan önce doktora gidip tahlil yaptırmayı

biliyorsunuz. Ben de canlı değil miyim?

Benim aşırı ve yanlış gübre ile bozulmamı önlemek için

toprak tahlili yaptırmak neden aklınıza gelmiyor?

Benden hep aldınız, helal olsun

Ama hiç bir şey geri vermediniz, yoksul düştüm.

Hayvanlara ürünlerimi yedirdiniz, onlara da afiyet olsun

Ama dışkılarını olsun geri vermediniz, tezek dediniz yaktınız.

Tarım hocaları, “Hayvancılık ve yoksul topraklar için yem bitkisi

şart”

Diye feryat ediyordu, kulak asan olmadı.

Meralarınızı aşırı ve düzensiz otlatarak verimsiz hale getirirken

Beni erozyonun kol gezdiği yerler haline getirdiniz.

Elinize traktör geçince, meyiline bakmadan mera alanlarını sürüp

Tarım alanı yapmaya kalktınız. Kısa sürede aşındım verim

kaybettim.

Meranız zaten elden çıkmıştı, göçten başka çaremiz kalmadı.

Çok çocuk yapmak hakkınız olabilir, ama onlara miras olarak

Pay ederken, hepsinin yola ve suya cephesi olacak diye

Beni karpuz dilimi gibi şeritler halinde doğramaya ve

işlenmez hale sokmaya ne hakkınız var?

En verimli en sulak yerlerimi, deprem ve sel bakımından

En tehlikeli araziler olduğunu hiç umursamadan,

Yollar, sanayi tesisleri ve yerleşim alanları ile kapattınız.

Koynumda muhafaza ettiğim yeraltı değerleri, pek içimden

gelmiyor ama,

Hadi çıkarın alın diyelim, ancak yeşilimi tahrip etmeye,

Beni dünya harbinden çıkmış gibi perişan terk etmeye ne

hakkınız var?

Bir zamanlar Anadolu’nun yeşil meşe denizi ile birlikte çok

mutluyduk,

Bütün canlılara hizmet ediyor, onlara barınak olmuştuk.

Benim can dostum meşemin yapraklarını yem,

Dallarını yakıt yaptınız. Buna da helal olsun diyorum,

Çünkü meşemin dalları yeniden sürüyor, sizinle baş etmeye

çalışıyordu.

Ama meşemin köklerini çıkarıp yaktınız, kökünü kazıdınız.

Aşınıp taşınıyordum, sessiz çığlıklarımı hadi duymadınız,

Ama dünya, “Anadolu çöl oluyor” diyordu,

TEMA ortaya çıkana kadar sesinizi niye yükseltmediniz?

Ben size ne yaptım?

Sizin için erozyona karşı tutunmama, direnmeme yardım eden

Meşemin köklerinden ve yaprakları ile verdiği organik maddeden

Beni yoksun bıraktınız. Yorgun düştüm, direncim, takatım azaldı.

Sizden yorganımı geri istiyorum, meşelerimi geri verin.

Hep siz istediniz, ben verdim, ben de sizden şimdi iki şey

istiyorum:

Beni yeşilime hasret kılmayın, beni doğru işleyin.

Ne olur saygı için bir yer arıyorsanız, beni de hatırlayın.

Diyeceksiniz ki “Tanrı’ya sığınırken koynuna giren biz değil miyiz?

Bu saygı değil de nedir?” Ben de diyorum ki

Bana zarar veremeyecek hale gelmeden saygı gösterin.

Siz katlanarak çoğalırken, ben tahrip olup azalıyorum.

Ben Ana’yım, size “yatacak yeriniz yok” diyemiyorum.

Ama korkarım, ağzımdan yel alsın, yatacak toprak

bulamayacaksınız.

A. Nihat Gökyiğit

TEMA Vakfı Kurucu Onursal Başkanı