

46
DOSYA
A
nadolu’nun orta kısmında yer alan İç Anadolu Bölgesi,
151.000 km² büyüklüğüyle Doğu Anadolu’dan sonra
Türkiye’nin ikinci büyük bölgesi. Bölgedeki şehirler, nü-
fus büyüklüğü itibariyle Ankara, Konya, Kayseri, Eskişe-
hir, Sivas, Çorum, Yozgat, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Kara-
man, Kırşehir ve Çankırı şeklinde sıralanıyor. Toros Tarım’ın bölge
yapılanması nedeniyle Niğde ve Nevşehir, Akdeniz Bölge
Müdürlüğü’nün sorumluluk alanına giriyor. Diğer yandan Bartın,
Bolu, Düzce, Çankırı, Karabük, Kastamonu ve Zonguldak illeri, İç
Anadolu Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluk alanında bulunuyor.
İç Anadolu Bölgesi, iklim ve coğrafi yapısı itibariyle dört ana bölüme
ayrılıyor. Bölgenin ortasında, geniş bir kapalı havza oluşturan Konya
Bölümü yer alıyor. Büyük ovaların, plato düzlüklerinin, Tuz Gölü, Ak-
şehir ve Eber Gölleri ile Karacadağ ve Karadağ volkanik dağlarının
bulunduğu bu bölüm, ülkenin en kurak ve nüfus bakımından en ten-
ha bölümlerinden biri olmasına karşın çok önemli bir tahıl alanı. Eski
bir göl tabanı olan Konya Ovası’nın bir özelliği de, Türkiye’nin en bü-
yük ovası olması.
İç Anadolu’nun kuzeybatı kısmında bulunan Yukarı Sakarya Bölümü,
orta Kızılırmak boylarından İçbatı Anadolu’ya kadar uzanıyor. Yer
şekillerinin daha engebeli, ikliminin ise biraz daha nemli olduğu bu
bölüm, iklim ve ulaşım koşullarının elverişli olması nedeniyle, bölge-
nin en yoğun nüfusunu barındırıyor. Eskişehir ve Ankara bu bölüm-
de yer alıyor.
İç Anadolu’nun Çankırı’dan Toroslar’a kadar uzanan Orta Kızılırmak
Bölümü, bölgenin orta kesimini oluşturuyor. Geniş Kızılırmak plato-
sunu barındıran bu bölümün güneyinde Hasan, Erciyes ve Merlendiz
sönmüş volkanları bulunuyor. Kuzey kısmı ise biraz daha engebeli bir
coğrafyaya sahip olan bu bölümde yaşayan nüfusun büyük bölümü
geçimini tarımla sağlıyor.
Son olarak Yukarı Kızılırmak Bölümü, Kızılırmak’ın Karadeniz Böl-
gesi ile Doğu Anadolu arasına sokulan yukarı çığırını kaplıyor. Ol-
dukça engebeli bir araziye sahip olan bu bölüm, ortalama yüksekliği
1.300-1.650 metre arasında olan, dağlarla kuşatılmış bir havzadan
oluşuyor. Engebeli olduğu için sınırlı tarım yapılabilen Yukarı Kızılır-
mak Bölümü, aynı zamanda İç Anadolu Bölgesi’nin en soğuk iklimine
sahip.
İç Anadolu Bölgesi’nin çevresi yüksek dağlarla çevrili olduğundan,
denizlerin nemli ılıman havası bölgeye giremiyor. Bu nedenle de böl-
gede yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı karasal bir ik-
lim hüküm sürüyor. Doğuya doğru gidildikçe, yüksekliğin artmasına
bağlı olarak karasallık artıyor ve kış sıcaklıkları çok düşük değerlere
ulaşıyor. İç Anadolu Bölgesi, aynı zamanda ülkemizin en az yağış alan
bölgesi (ortalama 400 mm). Yağışlar genellikle ilkbahar aylarında sa-
ğanak şeklinde düşüyor. Yazları kuraklığın erken başlaması, özellikle
sebze tarımı üzerinde olumsuz etki yapıyor. Bölgenin doğal bitki ör-
tüsü bozkır; ormanlar ise %7 gibi oldukça düşük bir orana sahip.
ENÖNEMLİ ÜRÜNBUĞDAY
İç Anadolu Bölgesi’nde yetiştirilen ürünler arasında tahıllar, bunun
içerisinde de buğday ve arpa başta geliyor. Ülkemizde gerek insan
beslenmesinde gerekse hayvancılıkta önemli bir yere sahip olan her
iki bitki de ekonomiye önemli katkı sağlıyor. Türkiye genelinde yak-
laşık 8 milyon hektar alanda 19 milyon ton buğday üretimi gerçekleş-
tiriliyor. İç Anadolu’da buğdayın ekim alanı ise 3 milyon hektar civa-
rında. Konya, Ankara, Sivas, Yozgat ve Çorum illeri ülke buğday ekim
alanlarının %25’ini, sadece Konya ise yaklaşık %10’unu kaplıyor.
İç Anadolu Bölgesi hem ekmeklik hem de makarnalık buğday üretimi
açısından uygun bir iklime sahip olmakla birlikte, sulama
imkânlarının çok sınırlı olması nedeniyle üretim genellikle kuru ta-
T
ürk çiftçisine Doğu Akdeniz Tarımsal
Araştırma Enstitüsü tarafından geliştiril-
miş üç çeşit buğday tohumu sunan Toros
Tarım, Türkiye’nin geleneksel olarak buğday
ekimi yapılan bölgelerindeki koşullara uygun
türlerin ıslah edilerek geliştirilmesi amacıyla
2013 yılında, “Ülkemizin Farklı Ekolojik Bölge-
leri için Biyotik ve Abiyotik Stres Koşullarına
Dayanıklı, Kaliteli ve Yüksek Verimli Ekmeklik
Buğday Çeşitlerinin Islahı” projesini başlattı.
Bilimsel bir çerçevede, bu konuda uzman aka-
demisyen ve ziraatçıların katkısıyla geliştirilen
proje, 2013 yılından bu yana TÜBİTAK tarafın-
dan da destekleniyor.
Söz konusu proje ile, Anadolu’da tarihsel geç-
mişe sahip ama yabanileşmiş yerel buğday
genlerinden, tamamen Türkiye’ye özgü ve su-
suz tarıma uygun bir buğday çeşidinin geliştiril-
mesi amaçlanıyor. Gerek Agripark bünyesinde,
gerekse deneme tarlalarında fiilen sürdürülen
projenin 7 yıl içerisinde sonuçlandırılması he-
defleniyor.
TÜBİTAK destekli
yeni bir tohum