

39
Otizmli Çocuktan Mektubunuz Var
Sevgili Yakınlarım,
Ben “otizm”i olan bir çocuğum. “Otistik” değilim. Otizm ka-
rakterimin sadece bir bölümüdür. Beni tek başına tanımla-
yacak bir kavram değil. Siz düşünceleri, duyguları, yetenek-
leri olan bir birey misiniz yoksa sadece şişman, gözlüklü ya
da sakar bir kişi mi?
Duyusal algılarım bozuktur. Gündelik yaşam içerisinde si-
zin çoğunlukla fark etmediğiniz kokular, sesler, tatlar, gö-
rüntüler, temaslar benim için çok rahatsız edici olabilir. Ya-
şadığım çevre benim için genellikle tehdit edici bir ortamdır.
İçine kapalı ya da kavgacı görünebilirim ama aslında bu
kendimi koruduğum anlamına gelir.
Sıradan bir market alışverişi benim için tam bir kabus ola-
bilir. Seslere karşı aşırı hassas olduğumu bir düşünün. Aynı
anda konuşan onlarca insan, günün indirimli ürününü tek-
rar tekrar anons eden mekanik bir ses, kasadaki işlem ses-
leri, alışveriş arabalarının tekerleklerinin çıkardığı gıcırtılı
ses, vb. Bu uyaranları beynim filtre edebilir ama bu ciddi
anlamda aşırı yüklenmedir benim için.
Koku alma duyum da aşırı hassas olabilir. Kasap reyonun-
daki etler taze olmayabilir, yanımızdan geçen adam o gün
duş alamamış olabilir, kasa sırasında önümüzde duran be-
beğin bezi kirlenmiş olabilir… Bunlar benim için oldukça
tiksindiricidir. En yoğun kullandığım görme duyum aşırı
uyarana maruz kalmış olabilir. Örneğin aşırı parlak flore-
san ışıkları, mekanı sürekli titreşiyor gibi göstererek göz-
lerimi rahatsız edebilir. Camların yansıttığı parlak ışık, ta-
vanda dönen fan, etrafımda sürekli hareket eden insanlar
odaklanmam ve baş etmem gereken şeylerdir. Tüm bunlar
denge duyumu etkiler ve vücudumun konumunu bile algı-
layamaz hale gelebilirim.
“Yapmam” (Yapmamayı seçiyorum) ve “ Yapamam” (Yap-
mayı beceremiyorum) arasındaki farkı dikkate almayı
unutmayın. Komutlarınızı dinlemediğimi sanmayın. Sizi
anlamıyor olabilirim. Bana diğer odadan seslendiğinizde
duyduğum sadece “^/^’(/(%&’(+&’((‘” olabilir. Bunun yerine
yanıma gelin ve basit kelimeler seçerek benimle direkt ko-
nuşun. “Lütfen kitabını masana bırak. Şimdi öğle yemeği
yeme zamanı.” gibi. Bu şekilde benden ne istediğinizi ve
sonrasında ne olacağını bana net bir şekilde söylemiş olur-
sunuz. Böylece uyum göstermek benim için daha kolaylaşır.
Somut düşünürüm. Dili sadece sözcüklerin anlamına göre
yorumlarım. “Koşturmayı bırak” yerine “Arkandan atlı mı
kovalıyor” derseniz aklım karışır. “Çantada keklik” demek
yerine “Bunu yapmak senin için çok kolay” demelisiniz. De-
yimler, kinayeler, imalar benim için anlamsız ve akıl karış-
tırıcıdır.
Sınırlı sözcük dağarcığıma karşı anlayışlı olun. Duygularımı
tarif etmek için doğru kelimeleri bilmiyorsam ihtiyaç duy-
duğum şeyi size anlatmak benim için oldukça zorlaşabilir.
Acıkmış, incinmiş, korkmuş, aklı karışmış olabilirim ve bu
duygularımı size aktaracak kelimeleri bilmiyor olabilirim.
Vücut dilime ve rahatsızlık duyduğumda gösterdiğim tep-
kilere dikkat edin.
Bir de bunun tam tersini düşünelim. Yaşımın çok ilerisinde
bir düzeyde adeta küçük bir profesör gibi konuşuyor olabili-
rim. Bu türde konuşmalar dildeki eksiğimi telafi edebilmek
için çevremde yaşananlarda, izlediklerimden, okuduklarım-
dan ezberlediğim replikler olabilir. Buna “ekolali” denir. Kul-
landığım kelimeleri ya da içeriklerini anlamıyor olsam da
size yanıt vermek zorunda olduğumda buna başvurabilirim.
Dil benim için çok zor olduğundan görsel odaklıyımdır.
Bana söylemek yerine yapmam gereken bir şeyi bana göste-
rin. Ve bunu defalarca tekrarlamaya da hazırlıklı olun. Aynı
şeyi sürekli tekrarlamak öğrenmemi sağlar.
Otizmin benim tüm yönlerimi algılamanıza engel olması-
na izin vermeyin. Yapamadıklarım yerine yapabildiklerime
odaklanın ve bunlar üzerinde bir şeyler inşa etmeye çalışın.
Diğer tüm insanlar gibi yeterli olmadığımı ve sürekli düzel-
tildiğim ortamlarda öğrenemem. Ne kadar “yapıcı” olsa da
bir eleştiriyle karşılaşacağımı bilmek beni yeni bir şey de-
nemekten alı koyar. Güçlü yönlerimi keşfedin. Bir şeyi yap-
mak için birçok farklı yöntem olduğunu da unutmayın.
Sosyalleşme konusunda bana yardım edin. Dışarıdan ba-
kıldığında parktaki çocuklarla oynamak istemediğimi dü-
şünebilirsiniz. Oysa bazen bunu nasıl yapacağımı –yani
onlarla nasıl konuşmaya başlayıp oyunlarına katılabilece-
ğimi- bilmiyor olabilirim. Diğer çocukları beni oyunlarına
davet etme konusunda cesaretlendirmek işe yarayabilir.
Öfke nöbetlerimi tetikleyen şeyleri bulmaya çalışın. Önceliği
buna verin. Kriz, patlama, öfke nöbeti… Bunu nasıl adlandı-
rırsanız adlandırın unutmayın ki bunu yaşamak benim için
çok daha korkutucudur. Duyularımdan biri aşırı yüklendi-
ğinde böyle durumlar ortaya çıkar. Eğer öfke nöbetlerimin
sebebini bulursanız onları önleyebilirsiniz.
Lütfen beni koşulsuzca sevin. “Keşke şöyle olsaydı…” “Keş-
ke bunu yapabilseydi…” türünde düşünceleri kafanızdan
uzaklaştırın. Siz ailenizin tüm beklentilerini karşılayabildi-
niz mi? Otizm benim seçimim değil. Unutmayın bu durumu
ben yaşıyorum, siz değil. Sizin desteğiniz olmadan başarılı
ve bağımsız bir hayat sürmem uzak bir ihtimal. Desteğiniz
ve rehberliğinizle olasılık o kadar yüksek ki… Söz veriyo-
rum, ben buna değerim!
Sabır, sabır, sabır… Otizme bir eksiklik olarak değil, farklı
bir yetenek olarak bakmaya çalışın. Evet sohbet sırasında
gözlerinize bakmıyor olabilirim. Ama yalan söylemediğimi,
oyunlarda hile yapmadığımı, arkadaşlarımla dalga geçme-
diğimi, insanlara önyargılarla yaklaşmadığımı hiç fark et-
mediniz mi? Evet belki bir sonraki Michael Jordan olamaya-
bilirim, ama detaycı bakış açım ve olağanüstü odaklanma
kapasitemle bir sonraki Einstein, Mozart ya da Van Gogh
olabilirim. Günümüzde bu kişilerin de otizmli olduğu dü-
şünülüyor.
Siz dayanağım olmazsanız bunu başaramam. Benim arka-
daşım, öğretmenim, avukatım olun. Ne kadar yol alabildi-
ğimi göreceksiniz.