Previous Page  33 / 48 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 33 / 48 Next Page
Page Background

33

g

EMRAH ÖZSEMİR (KALİTE KONTROL ŞEFİ)

“Toros’un kardeş şirket olması bir şey değiştirmiyor”

Emrah Özsemir, Tekfen’le 2004 yılında, Tekfen-Yüksel-Nurol

ortaklığındaki Ordu Çevreyolu projesi sayesinde tanışmış. Ken-

disi de Samsunlu olan Özdemir, bir jeoloji mühendisi olarak Ka-

lite Kontrol bölümünde yaptığı çalışmaları şöyle anlatıyor:

Buradaki proje kazılarla başladı, dolgularla devam etti. Bu-

nun yanı sıra bir su alma yapımız var. Bu projelerin çıkması için

bazı zemin geçirgenlik testleri yapıldı. Bu aşamalarda ben kendi

mesleğimi kullandım. Ama kalite kontrol şefliği, sadece bir mes-

lekle ilgili bir sorumluluk değil. Onun dışında mekanik, çelik, vb.

ile ilgili standartların da takibini yapıyoruz.

Kalite oldukça geniş bir kavram, ama basitçe özetlersek biz

burada Tekfen İnşaat olarak yaptığımız işleri ISO 9001:2008 kali-

te standartlarına göre Toros Tarım’a teslim etmekle mükellefiz.

Betondan çeliğe, ekipman montajına kadar her şeyi kapsıyor bu

sorumluluk. Yapacağımız her şeyin yazılı bir standardı var. Bi-

zim görevimiz, mevcut standartları yaptığımız işe uygulamak ve

işi bu şekilde sonlandırmak.

Toros Tarım ve Tekfen İnşaat, Tekfen Holding’in iki çocuğu

gibi. Ama Toros Tarım’la çalışıyor olmanın, kalite standartları

açısından getirdiği bir fark yok. Her projemizde aynı hassasiyet-

te çalışıyoruz. Günlük, haftalık, aylık takip ettiğimiz işlerimiz

aynı ciddiyetle devam ediyor.

“Durun!”

Burada oldukça rahat koşullarda çalışıyoruz. Ama mesela

Libya’daki proje çok farklıydı. Çölün ortası. Tabii öyle bir mahru-

miyet ortamında paylaşılan bir işin getirdiği dostluklar da farklı

oluyor. Bir işin zorluğu ne kadar artıyorsa, orada doğan dostluk-

lar da o kadar sağlam oluyor.

Serdar Bekcan’la Libya projesinde aynı departmanda çalışı-

yorduk. Bizim kampımızla iş sahasının başı arasında yaklaşık 30

kilometrelik bir mesafe vardı. İş yeni başladığında o yolu epey

kat ettik. Tozlu bir yol. Sulama yapılmamışsa siz geçtiğiniz an,

arkanız olduğu gibi toz bulutu oluyor. Arabayı ben kullanıyo-

rum, yanımda da Serdar oturuyor. Nereden çıktığını anlamadık,

bir anda yanımıza bir çöl polisi yanaştı. Silahını doğrultmuş,

“Durun!” diyor. Durduk. İndirdi bizi. Ne oluyor ne bitiyor! Son-

radan anladık ki ondan kaçtığımızı sanmış. Arkadan bir süre

selektör yapmış, ama tozdan görmediğimiz için biz yolumuza

devam etmişiz. Neyse, ellerimiz havada, “Ne yapıyorsunuz?”

diye soruyor. O güne kadar öğrendiğim en önemli şey, Arapça,

“Tekfen’de mühendisim!” dedim. Tabii anlaşmak kolay olmadı.

Sonra durumu anlayıp bizi bıraktılar. Ama epeyce korkmuştuk.