28
DOSYA
g
SEZAİ GERDAN (LOJİSTİK ŞEFİ)
“Kurumsal kimlik şart!”
Kasım 2006’da Tekfen ailesine katılan Sezai Gerdan, bugüne
kadar Arabistan, Libya, Türkmenistan ve Katar’da epeyce yurt-
dışı tecrübesi kazanmış. Gerdan, hem devlette çalışmış, hem
kendi işinin patronu olmuş, hem de özel sektörde emek vermiş:
Biz aslenArtvinliyiz. Karabük Demir Çelik’te doğduk büyüdük.
Babamız da oradan emekli oldu. Bizim dünyamız Karabük’tü.
Karabük Demir Çelik, Türkiye’nin en mükemmel fabrikaların-
dan biridir. Üç sene çalıştım orada, ama hayallerime yetmedi.
Memuriyetten istifa edip Libya’ya gittim. İki sene kaldım ora-
da, ama kriz ortamından dolayı bırakmak zorunda kaldım. Ken-
di işimi kurdum, bir süre o şekilde çalıştım. Başka firmalarla
Türkmenistan’a gittim. Ama her gittiğim yerde gördüğüm şu:
Kurumsal kimlik şart! Kimi firmalar, kurumsal olduğunu söy-
lüyor, ama gerçeğe bakınca öyle değil. Ünal (Alkan) Bey’le daha
önce de çalışmıştık. Kendisini ben 1988’den beri tanıyorum. İş
konusundaki ciddiyetini çok iyi biliyorum. Her zaman kendisi-
ne teşekkür ederim. Onun vasıtasıyla Tekfen’e geldim. Nasip bu
zamanaymış. Tekfen gibi, memleketimizde onlarcası, yüzlercesi
olmalı.
Şantiye ortamı güzel. Çoğu arkadaşımız zaten diğer projeler-
den tanıdığımız kişiler. Karadenizliyiz zaten, Samsun o yüzden
ayrı bir güzel.
“Bir liranın bile önemi var”
Ben lojistik işleriyle uğraşıyorum. Transport grubu da bana
bağlı. Biz, işin en başından itibaren, aksamadan normal seyrin-
de ilerleyebilmesi için ne gerekiyorsa onu sağlamakla görev-
liyiz. Eleman mı lazım, makine ekipman mı lazım, malzeme
mi lazım… En ucuz, en yakın nereden temin ederiz, talepleri
en kısa zamanda nasıl karşılarız, nasıl stoklarız gibi konularla
ilgileniyoruz.
Hangi şantiyeye gittiysem bugüne kadar, hep benzer şeyler-
le karşılaştım. Bir planlı çalışma oluyor, bir de her şeyin acil
olduğu durumlar çıkıyor. Mühendis olmanın avantajları var
tabii böyle anlarda. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya ça-
lışıyoruz.
Ben kendi açımdan baktığımda, en ufak bir çöp dahi alsam,
buna gözüm gibi bakarım. 1 lira bile bazen ne kadar değerli
olabiliyor, hepimiz biliyoruz. O zaman 1 lirayı israf etmeden
nasıl iş yapılabilir? Benim kafamın içi hep bunlarla dolu. Ben
bu malzemelerin her birine para ödüyorum. “Bu gitsin, yeni-
sini alalım.” O kafa bende yok. Ben devlette de çalıştım, ken-
di işimde de çalıştım. Para nasıl kazanılır biliyorum. Sabahın
7:30’undan akşamın 12’sine kadar çalışıyorsun kendi işinde ve
sürekli bir şeylerden artırmaya çalışıyorsun. Biz burada ema-
netçiyiz. Şirketin temsilcisiyiz. Benim cebimden çıkmıyor diye
har vurup harman savuramam. Bu anlayışla çalışmalarımızı
yapıyoruz.