Previous Page  30 / 48 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 30 / 48 Next Page
Page Background

30

DOSYA

g

KIVANÇ KALABAS (MALİ İŞLER MÜDÜRÜ)

Plaza hayatından şantiyeye

Kıvanç Kalabas, 2007 yılında Tekfen’e girer girmez Suudi

Arabistan’da çalışmaya başlamış. Daha sonra Katar’da da bulu-

nan Kalabas, Samsun Toros Tarım İşletmesi Yatırım Projesi’nde

Mali ve İdari İşler Müdürü olarak görev alıyor:

Ben eskiden bankacıydım aslında. Bir değişiklik gerekiyordu

belki. Böyle bir fırsat gelmişti karşıma, ben de denemeye karar ver-

dim. İstanbul’dan Suudi Arabistan’a gitmek çok büyük bir değişik-

lik oldu. Bir mücadele vardı işin içinde. Ama sonunda üstesinden

geldik. Çok da iyi bir deneyim olduğunu düşünüyorum benim için.

Plaza hayatı elbette çok farklı. Orada, hazır bir organizasyo-

nun içerisinde oluyorsunuz. Şantiye veya proje bazlı çalışıldığın-

da ise, özellikle Mali ve İdari İşler bölümü için söylüyorum, işin

en başında sahaya geliyorsunuz ve proje bitiminde de gemiyi

son terk edenlerden oluyorsunuz. Bu dinamik bir süreç. Daha

zorlu, ama en başından işi ele alıp bir şeyler kurmaya çalışma-

nın da belli bir keyfi var. Tatmin tarafı daha fazla diyebilirim.

Bu projede bir ilk yaşanıyor; EPC çalışıyoruz. Değişik bir orga-

nizasyon var. Diğer projelere nazaran biz işin daha çok mühen-

dislik ve yönetim tarafındayız. Geri kalan işgücünü taşeronlar va-

sıtasıyla sağlıyoruz. Her bir taşeron, uzmanlığı doğrultusunda bu

projenin belli bir kısmından sorumlu. Çok taraflı bir iş olduğu için,

sözleşmelerin doğru olarak uygulanıp uygulanmadığını ve işlerin

zamanlamasını iyi takip etmek zorundayız. Keyifli bir proje.

“Kalabalık ve trafikten uzakta...”

Proje, lokasyon açısından da keyifli. Eşim de burada benimle.

Benim eşim Singapurlu. Tekfen’in hayatıma getirdiği güzellikler-

den biri de o, çünkü ben bir yurtdışı projesinde çalışırken tanıştım

kendisiyle. Daha önce defalarca Türkiye’ye geldi, fakat yaşama

bakımından ilk deneyimi. O da gayet memnun burada olmaktan.

Ben İstanbulluyum, ama şu an burada daha rahatım. İstanbul’un

kalabalığından, trafiğinden uzakta kendimi iyi hissediyorum.

Tekfen’de çalışmaya başladıktan sonra, şirketin kendi için-

de insan sirkülasyonunun yüksek olmadığını fark ediyorsunuz.

İnsanların gözünde Tekfen’in yeri farklı. Tekfen’e ayrı bir değer

veriyorlar. İnşaat piyasasında da Tekfen’in adı farklı. Bu sektör-

de çalışan kişiler için özgeçmişlerine Tekfen adını yazmak daha

değerli. İnsanlar burada hayatlarını, ailelerini kuruyorlar. Burada

mesleki anlamda da çok şey öğreniyorsunuz.

g

DURAN DAL (PERSONEL ŞEFİ)

“İşinizi seviyorsanız, zorlukları zaten aşıyorsunuz”

Evli ve iki kız babası olan Duran Dal, aslen Kahraman-

maraşlı. Ağabeyi de kendisi gibi Tekfenli olan Dal, Tekfen’de

çalışmaya 2003 yılında Gaziantep-Birecik Otoyolu projesiyle

başlamış. Dal, Tekfen’in kendi kültürünü yaratan bir şirket ol-

duğunu ve çalışanlarına bu kültürü çok iyi aşıladığını söylüyor:

Daha önce ben on sene kadar Gaziantep-Birecik Otoyolu

projesinde çalıştım. TAG otoyolundaki kadronun birçoğu bi-

zim projemize nakledildiği için, Tekfen kültürünü almış ar-

kadaşlardı. Çekirdek kadromuz, Tekfen personeliydi. Burada

Samsun çevresinden aldığımız personelin birçoğu Tekfen’in

işleyişini bilmediğinden, daha önce çalıştıkları firmalarda

yaşamış oldukları sıkıntıları burada da yaşamaktan korku-

yorlar. Dolayısıyla ortama alışmaları biraz zaman alıyor.

Bunun getirdiği bazı zorluklar var. Ama işinizi seviyorsanız,

zorluklarla da bir şekilde baş ediyorsunuz. Karşılıklı iyi niyet

olduğu takdirde, çok daha kolay çözüm buluyorsunuz.

Biz, insan ilişkilerinde yaşanan sorunların hep çözüm ta-

rafında olmaya çalışıyoruz. İletişimin, hoşgörünün önemine

inanıyoruz. İnsanlarla iletişim kurmak, yardımcı olmaya ça-

lışmak, varsa problemlerini çözmek bizim görevimiz. Bir in-

sana yardımcı olabilmişsek eğer, yüzündeki gülümseme bize

yetiyor açıkçası.

“Sen bir yemek ye!”

Ben ilk göreve başladığımda, mali ve idari işler aynı çatı

altında yürütülüyordu. Dolayısıyla muhasebeyle personel bi-

rimleri ortak çalışıyordu. Zaman zaman muhasebe bizim iş-

lerimizi yapıyordu, biz de muhasebenin. Bir seferinde ödeme

listesi hazırlarken formülümüzde bir yanlışlık yapmışız. Biz

listeyi yapıyoruz, muhasebeci arkadaş bakıyor, sonra sisteme

giriyor. Bütün işlemleri bitirdik, toplamda bir hata var. Bak-

tık baktık, bir türlü bulamadık nerede hata yaptığımızı. Liste

Adana’ya gidecek, oradan onaylanıp bize geri gelecek. O ne-

denle muhasebeci arkadaş acele ediyor. Ama yemek saatimiz

de geçmiş, ben dayanamadım artık. Dedim ki, “Ben bir yemek

yiyeyim, zihnim açılsın.” Acelemiz vardı yoktu derken ben

gittim ve yemeğimi yiyip geldim. Sonra da listeyi düzelttik

hakikaten. O günden sonra ne zaman bir problem çıksa, mu-

hasebeci arkadaş, “Duran, sen bir yemek ye!” demeye başladı.