

14
sini vermeye başladım. Dersin hitap ettiği kitle, mezun olduktan sonra
bankacılık sektöründe çalışmayı hedefleyen son sınıf öğrencileriydi.
Ders çok ilgi görünce bu sefer hem mevcut dersime devam etmem,
hem de master programında bir ders açmam istendi. Ardından 2012
yılında Sabancı Üniversitesi’nden de bir teklif aldım ve “Finansal Pi-
yasalar ve Kurumlar” dersini vermeye başladım. Geçtiğimiz güz dö-
neminde Boğaziçi Ekonomi’de bir lisans ve bir master dersi verdim;
halihazırda ise Sabancı Ekonomi’de bir lisans ve Bilgi Ekonomi’de bir
doktora dersi veriyorum.
Bu üniversitelerin hepsinde de en sevilen hocalar arasına girdiniz.
Bu nasıl oldu? Bir üniversite hocasının performansı nasıl kendini
gösterir?
Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermeye başladığım ilk sene öğrenci an-
ketlerinde Ekonomi Bölümü’nün en iyi hocası seçildim. Burada yazıya
dökülmüş bir performans ölçümü söz konusu. İnternet ortamında öğ-
rencilere hem ders bazında, hem de hocayla ilgili çeşitli sorular soru-
luyor ve memnuniyet dereceleri ölçülüyor. Ben hem ders, hem de hoca
bazında birinci seçildim; Ekonomi Bölümü’nde 32 akademisyen ara-
sında 1’inci oldum. Boğaziçi’ndeki ölçüme benzer bir uygulama Saban-
cı Üniversitesi’nde de var. Orada sıralama yapılmıyor, ama hocaların
performansı not olarak açıklanıyor. Benim aldığım not da hem okul,
hem de bölüm ortalamasının çok üzerinde. Henüz Sabancı’da tek der-
sim var. Ama orada da performansımın beğenilmesi üzerine yeni açı-
lacak bir master programında ikinci bir ders vermem için söz istediler.
Öğrencilerin bu kadar olumlu tepkisine neden olan fark nedir
sizce?
Her ne kadar doktoram da olsa, bilimsel yayınlarım da olsa, farkı ya-
ratan şeyin 20 senelik iş tecrübem olduğunu düşünüyorum. Asıl fark,
işin içinden geliyor olmam. Hem akademik bir geçmiş, hem de tecrü-
be kombinasyonu derslerde çok yardımcı oluyor. Mesela Boğaziçi ve
Sabancı Üniversitelerinde her ne kadar ders kitabımız yabancı olsa
da, ben gerçek hayat örneklerini hiçbir zaman yurtdışından vermem;
mutlaka Türkiye örneği kullanırım. Güncel büyüklükleri, rakamları,
trendleri ve hikâyeleri Türkiye’den veririm. İkincisi, benim iş hayatım
Türkiye’nin büyük yapısal dönüşümler ve dalgalanmalar geçirdiği dö-
nemleri kapsıyor. Ben 1994 ve 2001 krizlerini bizzat yaşadım. Bunları
üniversitedeki bir hoca olarak dışarıdan seyretmedim. Birebir banka-
nın ve sektörün geçirdiği çalkantıları yaşayan insanlardan biri olarak,
anlatacak çok hikâyem var verdiğim derslerde. Üçüncüsü, ben dersleri-
mi mümkün olduğunca interaktif bir şekilde işlemeye çalışırım. Önce
insanların konuyla ilgili neler bildiğini anlamaya çalışırım. Her aşama-
da onların fikir üretmelerini ve düşünmelerini isterim. Ders ilerledikçe
de nereden nereye geldiklerini, konulara hakimiyet derecelerinin nasıl
değiştiğini kendilerinin de görmesi için sunum yapmalarını isterim.
Öğrencilerimi her aşamasında işin içine katarak ders anlatmaya çalışı-
rım. Eğlenceli ders anlattığımı söylüyorlar. İlaç her koşulda faydalıdır;
ama iğneyi yapan hemşirenin eli sertse morartarak iyileştirir, yumu-
şaksa hissettirmeden iyileştirir.
Öğrencilere yakın olmak çok önemli.
Ben insanlar arasında hiyerarşi olmadığına inanırım. O nedenle öğ-
rencilerle muhatap olurken daha yukarıda bir konumdaymış gibi dav-
ranmam. Benim tarzım bu. Onun için öğrenciler de beni kendilerine
yakın görerek gelirler derse. Öğrenirken eğlenirler ve öğrenip çıkarlar.
Dersten çıktıktan sonra bir gazeteyi açtıklarında veya televizyonda
ekonomi haberlerini izlediklerinde, derste bıraktıkları yerden devam
ediyormuş hissine kapılırlar. Dersi kaynatmaya yönelik olduğu aşikâr
bir tartışmaya tabii ki müsaade etmem, ama hakikaten öğrenmeye yö-
nelik bir tartışma açıldıysa, öğrenme ihtiyacını tatmin etmeden geç-
mem. Bunların hepsinin öğrenci anketlerinde çıkan sonuçlara yansı-
dığını düşünüyorum.
Not açısından nasıl bir hocasınız?
Benim için Ekşi Sözlük’te, “AA zor alınır” diye yazıyor. Tabii o günkü
ruh halime göre sınavda bazen biraz daha zor, bazen biraz daha ko-
lay sormuş olabiliyorum. O nedenle de öğrencinin aldığı nota değil de,
sınıf içinde kaçıncı olduğuna bakıyorum. Yani çan eğrisi yapıyorum.
Averaja bakarak ona göre notlandırıyorum. Sınıfın sadece en iyileri AA
alır benden.
Ders içeriğini nasıl hazırlıyorsunuz?
Mutlaka her dersin işlenmesi gereken ana başlıkları vardır. Fakat
hocanın kendi tercihleri de önemli. Mesela Sabancı Üniversitesi’nde
verdiğim dersi benden önce çok samimi bir arkadaşım veriyordu. O
arkadaşım olaya daha makro ekonomist gözüyle bakıyordu. Buna bağlı
olarak da eklemiş olduğu bazı başlıklar vardı. Ama ben bu dersin prog-
İÇİMİZDEN BİRİ