

38
DOSYA
Demiryollarının yapılması, bölgedeki tarım ve ticaret hayatını
topyekûn değiştiren bir gelişmeydi. 250-450 kg arasında yük taşıyabi-
len develer günde ortalama 30 km yol kat edebilirken, tren yüzlerce
tonluk tarımsal mahsulü saatler içerisinde limana ulaştırabiliyordu.
Ana hatlara ek olarak 1879 yılında Torbalı-Tire arasında inşa edilen ve
1888 yılında Ödemiş’e ulaşan demiryolu, bereketli topraklara nüfuz
eden birer damar gibiydi.
Demiryolu ile sağlanan hızlı ticaret kısa sürede üretim zincirini de et-
kiledi. Bölgede, tarımsal ürünlerin işlenmesi, toptan ve perakende ti-
caretine kadar tüm faaliyetleri bünyesinde toplayan yabancı sermayeli
büyük şirketler oluşmaya başladı. Hatta İngilizler, iç bölgelerde toprak
satın alarak çiftlikler kurmaya başladılar. 1868 yılına gelindiğinde, İz-
mir civarında tarıma elverişli toprakların en az üçte biri İngilizlerin
eline geçmişti. Bir süre sonra onlara Hollandalı, Alman ve Fransızlar
da katıldılar. Böylece yabancıların elindeki topraklar 2,5 milyon dönü-
mü aştı.
Buna paralel yaşanan bir başka gelişme de, Ege Bölgesi’nde ilkel tarım
araçlarının yerini modern tarım araçlarının almaya başlamasıydı. İngi-
liz toprak sahipleri sayesinde Egeli çiftçiler 19. yüzyılın sonlarına doğ-
ru ilk kez buharlı pulluk, biçerdöver, harman dövme ve tohum ekme
makineleriyle tanıştılar. İngiliz tarım makinesi üreticileri de Batı
Anadolu’da önemli bir pazar elde ettiler.
İngiliz çiftlik sahipleri 1870’lere kadar daha çok tahıl ve pamuk gibi
ürünlere ağırlık verirken, 1875’ten itibaren yurtdışından gelen talebin
de etkisiyle sanayi bitkilerine yöneldiler. Üzüm, incir, tütün, zeytin ve
haşhaş, en rağbet gören ürünlerdi. Yabancılar, tarımda en yeni tekno-
lojileri uyguluyorlardı. Zararlılara karşı ilaç ve hatta sınırlı miktarda
kimyevi gübre kullanımına ilk kez bu bölgede rastlanmaktadır. Fakat
bölgenin hızla dünya sistemine entegre olması, bazı felaketleri de be-
raberinde getirdi. Örneğin, Aydın’da faaliyet gösteren Alman bağcılık
şirketi Müller-Suppa’nın Almanya’dan getirttiği asma fidanlarıyla taşı-
nan hastalık 1894 yılında tüm bağları etkiledi. Hastalığın daha fazla
yayılmasını önlemek için tüm üzüm kütükleri sökülerek yakıldı.
Ege tarımının dışa açılma sürecinin bir parçasını da, bu ürünleri işle-
yen atölye ve fabrikalar oluşturuyordu. Pamukların çırçırlanması, kuru
üzüm ve incirin işlenmesi ve zeytinin yağa dönüştürülmesi, yabancı
yatırımcıların İzmir civarında kurdukları tesislerde yapılıyordu. Kapi-
tülasyonlar sayesinde oluşan bu ayrıcalıklı düzen Lozan Antlaşması’na
kadar varlığını korudu. Cumhuriyetin kurulmasından sonra eski işlet-
melerin küçük bir bölümü yeni şartlara ayak uydurarak çalışmaya de-
vam etti. Örneğin Smyrna Fig Packers Ltd. adlı şirket, varlığını 1960’lı
yıllara kadar sürdürdü.
Ege tarımının dışa açılma noktası: İzmir
Ege Bölgesi’nde yetiştirilen tarım ürünleri 19. yüzyılda çok canlı
bir liman olan İzmir üzerinden Batı’ya ihraç ediliyordu (üstte).
İzmir’de, en önemli ihraç ürünlerinden incir işleyen çok sayıda
tesis vardı. Bu tesislerin çoğu yabancılara aitti (yanda).