

let sürüşlerinde ise bazen birlikte çalışıyoruz. Triatlona yönelik grup
antrenmanlarımız var.
Son zamanlarda koşuya ilginin arttığı söyleniyor. Buna katı-
lıyor musunuz?
Evet, bu doğru. Biz genellikle, belki de dünyanın en güzel parkuru
olan Kuruçeşme-Yeniköy hattında koşuyoruz. Uzun koşacaksak
Sarıyer’e kadar gittiğimiz de oluyor. O hatta sabah her saatte bir koşu
grubuna rastlamanız mümkün artık. Eskiden bize deli diye bakarlar-
dı, koşan o kadar azdı ki. Artık sabahın 5:30’unda koşu grupları göre-
biliyorsunuz. Her yaş grubunda genel spor yapma eğilimi arttı. Eski-
den yurtdışına gittiğimde birçok insanı sokaklarda koşarken
gördükçe gıptayla bakardım ve Türkiye’ye döndüğümde koşarken
kendimi yalnız hissederdim. Arabayla geçerken penceresini indirip,
“Deliii!” diye bağırıp gidenler olurdu. Türkiye’de 15 yıl önce koşana
yaklaşım buydu. Bugün ise daha geniş bir kitle bu kültürü edindi.
Yolda koşan insanlar birbirini tanır, selam verir. Motive edici bir ke-
lime söyler, herkes birbirine gaz verir.
Kızınız da sporla ilgileniyor sanırım.
Kızım Sera 5 yaşında yüzmeye başladı, 7 yaşında Şişli Terakki’de okul
takımına girdi. 10 yaşında kendi yaş grubunda 100 metre sırt üstü ya-
rışında Türkiye şampiyonu oldu. 13 yaşında Türkiye rekoru kırdı ve
Milli Takım’a seçildi. Üniversite sınavına kadar olan dönemde de önce
Yüzme İhtisas Kulübü’ne, daha sonra Fenerbahçe Yüzme Kulübü’ne de-
vam etti. Kızımın hayatı ilkokuldan itibaren haftanın dört beş günü
sabahın beşinde antrenmana gidip sonra ıslak saçlarla derse girerek,
dersten çıktıktan sonra ikinci antrenman için yine havuza giderek, eve
geldikten sonra da saçını kurutup ders çalışarak geçti. 18 yaşında çok
deneyimli bir yüzücüydü. Ama bu düzen ona, sınırlı zamanda çok iş
yapma yetisi kazandırdı. Örneğin, üniversite sınavında ilk 1.300’e gir-
di. Çünkü beyni, sınav sürecinde de en ufak zamanı dahi değerlendir-
meye şartlanmıştı. Bir de sıkılmadan, bir hedef doğrultusunda azimle
çalışma yetisi kazandı. Çünkü yüzme ferdi bir spor. Bu da tek başına
oturup saatlerce ders çalışmak için konsantre olabilmeyi, motive ola-
bilmeyi sağladı ona. Özetle yüzme sporu hayatının her alanında ona
disiplinli, programlı çalışma yetisi kazandırdı diyebilirim.
Şimdi Tekfen bünyesinde yeni bir koşu takımı kuruluyor. Bu
konuda ne düşünüyorsunuz?
Benim dışımda da bu işi ciddiyetle yapan arkadaşlar var Tekfen için-
de. Fakat herkes ferdi olarak yaptığı için pek bilinmiyor. Ancak ben
biliyorum ki Tekfen Emlak’ta Ceren Hancıoğlu arkadaşımız var, aynı
zamanda bizim kulübe de üye. Nisan ayında Malta’da yarıştı. Xterra
Malta, yol dışı triatlon tabir ettiğimiz bir yarış. Kendi yaş grubunda
3. oldu. Önemli bir başarı. Holding’de Hakan Dündar arkadaşımız
var. O da uzun süredir koşuyor, kendini gayet iyi geliştiriyor. Belki o
da triatlon yapacak. Şimdi böyle bir platform oluşturulduğunda,
daha önce hiç atletizm yapmamış arkadaşları da camia içine çekecek,
motivasyon sağlayacaktır. Ben yeni arkadaşları da bekliyorum oraya.
Gelsinler, tanışsınlar, tanısınlar. Bunun şirket kültürüne de önemli
katkısı olacağını düşünüyorum.
Spora yeni başlamak isteyen okuyucularımıza ne gibi tavsi-
yelerde bulunursunuz?
Bir kere sporun yaşı yok. İnsan kaç yaşında olursa olsun spora başla-
yabilir, spor yapabilir. Her şeyden önce sigarayı hayatlarından çıkar-
maları lazım. En tepeye onu koymak lazım. İki, sağlıklarını ön plana
almaları için ona yatırım yapmaları gerekiyor. Ben öyle bakıyorum.
Kader kısmet, alın yazısı, bir yere kadar. Sen o bedene ne kadar yatı-
rım yaparsan, o beden de seni ileriki yaşlarda o kadar taşır. Spor ya-
pıyorsan, zaten sağlıksız beslenmeyi, abur cuburu hayatından çıkar-
man gerektiğini anlıyorsun. Kaliteli, dengeli bir beslenmeye ihtiyacın
olduğunu görüyorsun. Karbonhidratsız bir yaşam olmaz spor yapan
bir insan için. Spor yaptıktan sonra hemen protein desteği alman ge-
rekir. Bu çok önemli. Çünkü özellikle kaslarda mikro hasarlar, kana-
malar oluyor. Sen hissetmiyorsun aslında, ama vücuttaki ağrılar
bunu gösteriyor. Onları spor sonrası hemen desteklemek için amino-
asitleri (proteinin ana yapı taşları) yerine koyman gerekiyor. Ayrıca
uyku düzeni çok önemli. Özetlemek gerekirse, kendini spora vakfe-
den biri düzenli bir hayat sürmek durumunda.
Daha önce hiç spor yapmamış bir kişi, ekonomik gücü olmasa bile,
sağlıklıysa, rahat bir kıyafet giyip sabah hızlı tempolu yürüyebilir.
Kalbin, günlük rutin içinde 60-80 civarında bir ritmi vardır. Nabzı 80
olan bir kişi bunu 100 ve üstüne taşıyacak yoğunlukta bir bedensel
faaliyet yapmalı ki, hem kalp ve damar sistemi gelişsin, hem de ter
yoluyla toksinleri atabilsin. Bunu yapabilmenin tek yolu, bünyeyi ru-
tin kalp ritminin dışına çıkarabilmek. Yürüyerek de olur bu. Rahat
bir kıyafet, iyi bir spor ayakkabısı, güzel bir ortam… Git sahile, yürü-
yüş yap. Şimdi bakıyorum, yüzlerce insan bunu yapıyor. Genci yaşlısı,
kızı erkeği. Hiçbir şey yapmıyorsan, seri yürüme ve sağlıklı beslen-
meye yönelebilirsin. Baktın yürürken iyisin, 1-2 kilometre koşu, 500
metre yürüme, bir daha koşu… Göreceksiniz ki bir ay içinde 5 kilo-
metre mesafeyi durmadan koşabilecek duruma gelirsiniz. Birlikte
çalıştığım arkadaşım Ebru Asal da koşamam diyordu. İkna oldu, 3-4
ay sıkı antrenman yaptı ve Antalya’da durmaksızın 10 kilometre ya-
rışını tamamladı. Madalyasını aldı, yüzlercesini de arkasında bıraktı.
Herkes koşabilir. Bugün aklına koyan herkes, 3-4 aylık antrenman
sonunda 10 kilometreyi durmadan koşabilir; bir sağlık problemi yok-
sa tabii. Bunun için de önce bir check-up’tan geçmek şart. Sağlıklı bir
kalbe ve eklemlere sahip olan herkes, düzenli sporunu yaparsa, bir
senenin sonunda maraton koşacak performansa ulaşabilir.
g
Sporun yaşı yok. İnsan kaç yaşında
olursa olsun spora başlayabilir, spor
yapabilir. Sen o bedene ne kadar
yatırım yaparsan, o beden de seni ileriki
yaşlarda o kadar taşır. Daha önce hiç
spor yapmamış bir kişi, ekonomik gücü
de yoksa, bacakları, dizleri sağlamsa,
rahat bir kıyafet giyip sabah hızlı
tempolu yürüyebilir.
Dergimiz baskıya girerken sevgili Hakan Sayar, bisiklet
antrenmanı sırasında bir aracın çarpması sonucu bacağını kırdı.
Kendisine büyük geçmiş olsun diyor ve acil şifalar diliyoruz.
27