

Ondan sonra devamlı şarap içmeye başladık.
Üç ayın sonunda geldim, evde sofraya otur-
duk. “Anne, şarap alır mısın?” Annem ağla-
maklı oldu tabii. Oğlu gitti elden!
Demek başlangıcı böyle oldu. Peki bugün
neler yapıyorsunuz?
Şarapla ilgili mümkün olduğu kadar çok bilgi
edinmeye çalışıyorum, ama şarap dipsiz bir
kuyu. Çok engin bir konu. Şaraba ilgi duyan
kişiler olarak bir derneğimiz var, Şarap Dost-
ları Derneği adında. Ben 1994 yılında üye ol-
dum. Şu anda “Şarap Şövalyesi” unvanını taşı-
yorum. Her ay bir ülkeye veya bölgeye ait
şarapları tadıyoruz, not veriyoruz. Bazen kör
tadım oluyor, bazen açık tadım oluyor. 100
kişilik bir kulüp burası. Senede iki kez gezile-
rimiz, üç kez de balomuz oluyor. Bağbozumu
balosu, asma çiçeği balosu ve yılbaşı balosu.
Hakikaten çok elit, çok kaliteli insanlardan
oluşan bir grup. Benim çok keyif aldığım bir
grup. Ailecek de birçok kişiyle görüşüyoruz.
Ne tür şarapların tadımını yapıyorsunuz?
Bizim Şarap Dostları Derneği’ndekiler kırmı-
zıcıdır. Beyaz şarap içenlere gazoz içiyor mua-
melesi yaparlar. Bir de bordo şarabını tercih
ederler. Ben bordo pek sevmiyorum, daha çok
Avustralya, Güney Amerika, İtalyan şarapları-
nı; kokulu, gövdeli şarapları seviyorum.
İyi bir şaraptan ne beklenir?
Aslında bu sübjektif bir konu. Benim için or-
tam meselesi. Dostlarınızla olduğunuz za-
man, ortam güzel olduğu zaman, yanında iyi
bir yemek olduğu zaman, hava güzel olduğu
zaman değişiyor şaraptan aldığınız tat. Ayrıca
birine çok güzel gelen bir şarap, başkasına gü-
zel gelmeyebilir. Kişiye göre zevkler de değişi-
yor. Tabii dünyada şarap cinsleri belli. Esas
kırmızı şarap deyince, 7-8 çeşidi var. Merlot,
Cabernet Sauvignon, Cabernet Franc, vs. Be-
yazlardan da meşhur Sauvignon Blanc, Char-
donnay, Riesling, Gewürztraminer gibi şarap-
lar var. Belirli asma cinsleri var, bir de
onlardan türeyenler var. Kırmızılarda iki, be-
yazlarda iki olmak üzere esas dört önemli çe-
şit var bilmeniz gereken: Cabernet ile Merlot
ve Chardonnay ile Sauvignon Blanc. Çeşitli
ülkelerde de kendi yörelerine göre önemli şa-
raplar var. Mesela, İtalyanların Sangiovese
diye bir üzümleri var. Montepulciano gibi
gövdeli şaraplar o üzümden yapılıyor, Tosca-
na bölgesinin şarapları.
Şarabı bu kadar komplike yapan nedir?
Şarap yaşayan bir şey. Her sene gelişiyor veya
kötüleşiyor. Şarap bir de büyük ölçüde iklime
ve toprağa bağlı. Aynı üzüm asmasını bir yere
dikiyorsunuz, hiçbir şey olmuyor. Başka bir
yere dikiyorsunuz bambaşka bir tat alıyorsu-
nuz. Şarabın komplike bir konu olmasının se-
bebi bu. Şarap yapmak bir zanaat. Basit bir
prosedür, ama bu basit prosedürün de incelik-
leri var. Bir defa üzümün iyi olması lazım. O
olmazsa istediğin kadar uğraş, istediğin kadar
süsle, hiçbir sonuç elde edemezsiniz.
Sizin büyük bir şarap kavınız var. Kaç
şişe şarabınız var şu anda?
Şu anda toplam bin şişe civarında şarabım
var. Ama artık almıyorum. Yeni şarap almaya
elim varmıyor. Çünkü, şarap ölen bir şey. İç-
mezseniz, belli bir süre sonra gidiyor. Geçen
gün evde bir davet verdik. Gözüm gibi baktı-
ğım, özenle sakladığım şaraplarım vardı,
92’ler, 93’ler. Gevrey Chambertin diye çok gü-
zel bir şarap vardır, Bourgogne bölgesinden.
Ben o şarabı çok severim. Fransızların bir
sözü var, krallar hep o şarabı içermiş. Açtık,
bozuk çıktı şaraplar. Dikkatli şartlarda muha-
faza edilmiş olmasına rağmen bozulmuşlar. O
yüzden şarabı zamanında tüketmek lazım.
Tüketirken de iyi bir ortam olması lazım. Bir
vesile olması lazım. Normal şartlarda, eşimle
oturup da bugün bir şarap açalım demeyiz as-
lında. Ben, bir dostum gelsin, şarabın zevkini
onunla paylaşayım isterim. Çünkü sosyal bir
içecektir şarap.
Alacağınız şarapları nasıl seçiyorsunuz?
Bir yerde, bir davette bir şarap içiyorsunuz.
Hoşunuza gidiyor, o şarabı buluyorsunuz.
Veya tadımda beğendiğiniz şarabı alıyorsu-
nuz. Tabii bin şişe şarap ancak 20-25 senede
birikiyor.
Şarap konusunda daha yeni olanlara
hangi şarapları önerebilirsiniz?
Güzel Türk şarapları var. Signium ve Alçıtepe
şarapları hakikaten üstün nitelikli şaraplar.
Özellikle Alçıtepe çok rafine bir şarap, 150
lira mertebesinde. Signium, zannediyorum
80 lira olmalı. Bu iki şarabı tavsiye ederim.
Keyifle içeceklerini düşünüyorum.
Yemek konusunda da gurme diyebilir mi-
yiz sizin için?
Ben kendimi pek gurme saymıyorum. Fran-
sızcada iki kelime var, “gourmet” ve “gour-
mand.” Gourmand, obur demek. Gourmet de
yemekten anlayan demek. Ben ikisinin orta-
sında hissediyorum kendimi. Çok ince bir
ağız tadım yok. 11 yaşımdan 23 yaşına kadar,
12 sene yatılı okulda okudum, okulda her şeyi
yedik. 8 sene öğrencilik, 5 sene de öğretmen
yardımcılığı yaptım. Dolayısıyla yemek seçici-
liğim yoktur, ama yine de yöresel tadlara daha
çok ilgi duyuyorum.
Bir müzik tutkunu olduğunuzu biliyoruz.
Ben ilk müzik setimi 33 yaşımdayken edindim.
Suudi Arabistan’da iki sene proje müdürlüğü
yapıp döndükten sonra elim biraz para tuttu ve
kendime Dual marka bir pikap aldım. Ardın-
dan da 45’likler, 33’lükler almaya başladım ve
klasik müziğe merak saldım. Şirkette de klasik
müzik konusunda beni bilgilendirecek, cesa-
retlendirecek bir arkadaşımız vardı, Habibul-
lah Seraj. On sene zarfında,
klasik müzikte yoğun bir
bilgi birikimim oluştu.
Daha sonra da ope-
raya merak saldım.
Eşim Ayfer’le mut-
laka senede bir veya
iki kere yurtdışında bir
festivale veya bir opera
temsiline gideriz. Şim-
di biraz daha azaldı.
Ama eskiden daha yoğun-
du. Mesela, beş sene üst
üste Salzburg Festivali’ne git-
tik. Sonra Verona’ya geçiyor-
duk. Bütün büyük eserleri ora-
da seyrettik. Kendim de
hafifçe opera söylemeye baş-
ladım. Büyük operaların ço-