

13
ve mevcut tesislerin yeni bir sisteme bağlanacak şekilde dizayn edil-
mesi kastediliyor. Tabii her iki çalışmanın da amacı, üretim kapasite-
sinin sıçratılması. Biz uzun vadede “major works”ü de Tekfen’in he-
defi olarak düşünüyoruz.
Celal Erbil:
Örneğin, eskiden kalma bir kuyu var. Fakat çalışmıyor.
Bunu rehabilite ediyorsunuz veya yeni kuyu açıyorsunuz. Kuyular-
dan çıkan petrol “flow-line” denilen hatlarla bir “collector”a geliyor.
Buralarda toplanan ham petrolün, “degassing station” denilen istas-
yonlarda içindeki gaz ve su alınıyor. Yani, yoğunluğu 0,84 gram/cm
3
civarında ham petrol haline geliyor. Sonra da boru hatlarıyla Basra
Körfezi’ndeki terminale veya tanklara gönderiliyor. Bizim yaptığımız
işin amacı eskimiş, bakımsız kalmış, kör topal çalışan sistemlerin
ayağa kaldırılması. Bunların tümüyle yenilenmesi. Bu arada tabii ka-
pasiteyi artırmak için yeni tesisler de yapmak lazım. Mesela, bir “de-
gassing station” yapmanın maliyeti 100 milyon dolar. Halihazırda,
sadece mevcut olanlar rehabilite ediliyor. İleride yeni tesisler de gün-
deme gelecek.
Irak çok daha büyük bir pazar vaat ediyor diyebilir miyiz?
Berker Evren:
Kesinlikle öyle. Önümüzdeki dönemde, uluslararası
büyük firmaların alacağı hacimde projelerin ihaleye çıkması bekle-
niyor. Tekfen’in burada büyük bir avantajı var. Ama tabii bir sonraki
adıma hazırlık olarak bizim daha yapmamız gereken şeyler var. Me-
sela bir araziyi kiralamak üzere başvuru yaptık, kamp kurmak için.
Şu anda birçok yabancı firma, henüz iş almadığı halde, oradaki iş
potansiyelinden dolayı kamp kuruyor. Çünkü Iraklılar ve uluslarara-
sı petrol şirketleri, oraya gelip kampını kuran firmalara öncelik vere-
ceklerini söylüyorlar. Büyük işler alabilmek için oraya daha önceden
gitmek lazım. Biz tabii ki avantajlıyız, çünkü oradayız. SOC ile iyi
ilişkiler kurarak onların istediği bir firma haline geldik. Tabii Müslü-
man olmamız, oradaki insanlarla kültürel olarak daha yakın olma-
mız da sıcak ilişkilerin kurulmasına yardımcı oldu. Ayrıca şu bir ger-
çek ki üretim biz oraya gittikten sonra reel olarak arttı. Biz onlara
sahada kaynak yapmayı da öğrettik, iş güvenliği anlamında bilinçle-
rini de artırdık.
Sorulardan biri de buydu. Sanırım anlaşmanın bir parçası da ye-
rel işgücünün eğitilmesini kapsıyor.
Celal Erbil:
Bu yatırım sürecinin dışında tesislerin bakım ve işlet-
mesini Irak’ın milli şirketi olan SOC yapacak. Yani normal olarak iş-
letme kadroları SOC’den sağlanacak. Oysa SOC’nin elinde kimse kal-
mamış. Dolayısıyla biz SOC’ye dedik ki “Sizin adamlarınızı eğitelim.”
BP’ye de dedik ki “Iraklı personeli eğitirsek buradaki lokal işgücünü
artırırız. Bizim amacımız mümkün olduğu kadar Iraklı personel ça-
lıştırmak.” Bu argümanı herkes benimsedi. Dolayısıyla SOC ile bir
yan anlaşma yaptık. 2011’in ortasında 12 kişilik bir kaynakçı ekibini
Ceyhan’a getirdik. Burada hem eğitim verdik, hem de sosyal aktivite-
lerle güzel zaman geçirmelerini sağladık. Verdiğimiz eğitimleri ger-
çekten çok beğendiler. Çünkü kullandıkları kaynak tekniğinin bile
yanlış olduğunu gördüler. Sonunda hepsi Tekfen sertifikalarını aldı;
çok kritik kaynakları dahi yapabilecek seviyeye geldi. Bu eğitimleri
daha da yaygınlaştırabilmek amacıyla Irak’ta bir atölye aldık. İçini bu
sene içinde donatacağız ve orada devamlı borucu, elektrikçi, kaynak-
çı, vs. eğitimlerini vereceğiz. Irak’ta yetişmiş lokal işgücü yaratmak
bizim için çok önemli. Çünkü ana müteahhit olarak gitmemiz halin-
de işgücününün büyük kısmını oradan temin edebilmemiz lazım.
Irak’ta ilginç deneyimleriniz olmuştur mutlaka.
Berker Evren:
Projenin henüz başında ben kampı ve güvenlik şirke-
tini belirlemek için Basra’ya gittim. Tabii bir güvenlik firmasıyla an-
laştıktan sonra, “Sorumluluk bende!” diyor ve size adım attırmıyor.
Oysa biz bir gün önce Dr. Basil Ata Bey’le Bağdat’tan Basra’ya arabay-
la gelmiştik. Hatta yolda otobüs terminali gibi bir yerde oturduk, bir
şeyler içtik. Aldı beni Basra’nın ara sokaklarında gezdirdi. O gün Aşu-
re Günü’ymüş, sokakta aşure dağıtıyorlar. Halkın arasına karıştık.
Evine gittik, annesi yemek yapmış, ailesiyle tanıştım. Öyle ilginç bir
gün yaşadım. Ertesi gün güvenlik şirketinin yöneticileri geldiler, bizi
Sheraton Oteli’nden aldılar. “Size bir sunum yapalım,” dediler. Silahlı
nöbetçiler biz gelince hazırola geçtiler. Tuhaf bir duygu oldu. Şehirde
çocuklar gülerek bakıyor, çünkü üstümüzde çelik yelekler, sokakta
oynayan çocukların arasından geçiyoruz. Orada, yaşadığım o sıkıntı-
yı anlatamam.
TEKFEN EKİBİ İŞ BAŞINDA
Irak’taki çalışmalar zor koşullarda sürdürülüyor.
Ekiplerin güvenli bir ortamda çalışabilmesi için
üst düzeyde önlemler alınıyor.