Previous Page  16 / 40 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 16 / 40 Next Page
Page Background

16

DOSYA

Katar’dan selam getirdim

g

2008 Ocak ayında Tekfen Holding Ku-

rumsal İletişim Departmanı’nda çalışma-

ya başladığımda, Dori Hanım’la yaptığı-

mız ilk konuşmayı hatırlıyorum. -2. katta-

ki odasında Holding’in iletişim departma-

nı olarak sorumlu olduğumuz projeleri an-

latırken, son olarak bir iç bülten projesin-

den, “T Bülten”den bahsetmişti. Tekfen’in

tüm çalışanlarına ulaşacak bir dergiyi bas-

kıya hazırlamak, bizzat işin içinde bulun-

mak fikrinin beni ne kadar heyecanlandır-

dığını dün gibi hatırlıyorum.

Biz halen o günkü heyecanımızla çalışadu-

ralım, 18. sayımızı çıkarıyor ve her sayıda

daha iyi olmak için elimizden geleni yapı-

yoruz. İki yılı aşkın süredir, farklı grup şirketlerinde çalışan meslek-

taşları buluşturduğumuz “5 Çayı” adlı yazı dizisini geçtiğimiz sayı iti-

bariyle tamamladık ve artık ofisten sahaya, tabir-i caizse işin mutfa-

ğına inmeye karar verdik.

İlk rotayı Katar olarak belirledik. Oraya gidip bizzat kamp hayatını

yakından görme, “mutfaktakilerle” tanışma, o havayı soluma şan-

sı ise bana nasip oldu. Şantiyelerimizin yakından tanıdığı fotoğraf-

çı Gülnur Sözmen’in tam da o sırada Katar’da olması sebebiyle, ya-

rım saatten kısa bir sürede kendimi, ertesi gün yola çıkmak üzere bi-

letim alınmış ve kalacak yerim ayarlanmış şekilde Katar yolcusu ola-

rak buldum.

İstanbul için kar alarmının verildiği 17 Şubat sabahı yolda kalma kor-

kusuyla yaklaşık 5 saat evvelden kendimi havaalanına attım. Uzun

bekleme sırasındaki tek tesellim, rötar olmamasıydı. Buna, uçağa bi-

nip, Katar Havayolları’nın bordo kıyafetli, güleryüzlü hosteslerini gö-

rünceye kadar inanamadım. Koltuğuma oturup etrafıma baktığımda,

ilk düşüncem hayatımda bu kadar çok Tayvanlı ve Hintliyi bir arada

görmediğimdi. Çok güzel bir yemeğin ar-

dından, sabahki kar maratonundan dola-

yı uyuyakalmışım. Gözlerimi açtığımda ise

iniş için alçalmaya başlamıştık bile. Bu ara-

da bahsetmeden geçemeyeceğim. Katar

Havayolları’nda yemek sırasında içki servi-

sinin yapılması bile, diğer Arap ülkelerine

kıyasla daha rahat, daha açık fikirli bir ülke

olan Katar hakkında size bir ön fikir ver-

mek için yeterli olabilir.

Apar topar gittiğim için vizemi Türkiye’den

alamadım, ama daha önceden gidenlerden

bunun bir sorun olmayacağını, Katar’da

havaalanından da vize alabileceğimi öğ-

rendim. Her ne kadar bunu bilsem de, iti-

raf etmeliyim ki ilk kez vizesiz olarak yabancı bir ülkeye gitme fikri

beni rahatsız ediyordu. O sebeple hemen gişelere koştum. Gişe me-

muru Katar’ın geleneksel kıyafeti olan “abaya” giymiş bir kadındı. Sa-

dece gözlerinin ve hafif şekilde burnunun görünmesine rağmen, be-

nim düğünümde yaptığım gelin makyajını günlük olarak yapmış ol-

duğunu anlayabiliyordum. Hazır sırası gelmişken burada bir paran-

tez açmak isterim; Katarlı kadınlar, her ne kadar geleneksel kıyafet-

ler giyinseler de, son derece bakımlılar. Hepsi makyajlı (özellikle göz-

lerini ortaya çıkaracak şekilde) ve çoğunluğu “stiletto” olarak tabir et-

tiğimiz ince topuklu, sivri burunlu ayakkabılar giyiyorlar.

Konumuza geri dönersek, vize konusu tam da anlattıkları gibi, so-

runsuz halloldu. Ancak bu kadar kısa zamanda hallolmasında, ne-

rede çalıştığım sorusuna verdiğim “Tekfen” cevabının da önemli bir

rolü vardı. Çünkü Tekfen’i Katar’da neredeyse tanımayan yok gibi.

Vize memuru, bu cevaptan sonra hiçbir soru sormadan onayını verdi.

Tatil günü olmasına rağmen, Katar Bölgesi Mali ve İdari İşler Müdü-

rü Sevgili Ahmet Başar beni karşılama nezaketinde bulundu. Ken-

ESRA TÜZGİRAY KILIÇ

Tekfen’in üç kıtaya ve on ülkeye yayılmış şantiyelerinde, güçlüklerle ve

özlemle dolu, ama aynı zamanda keyifli ve unutulmaz anılar bırakan bir

yaşam sürüyor. Türkiye’den binlerce kilometre uzakta, Tekfen’i

başarıyla temsil eden çalışma arkadaşlarımızı hem daha yakından

tanımak, hem de şantiye tozuna biraz olsun ortak olmak için sonunda

yola koyulduk. Dizimizin ilk durağı, Katar şantiyesiydi.