Previous Page  23 / 68 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 23 / 68 Next Page
Page Background

23

MURAT GIGIN, AZFEN’IN

KURULUŞUNU ANLATIYOR

N

ihat Gökyiğit Bey, 1990’lı yıllarda Dış Ekonomik İlişkiler Ku-

rulu DEİK’in Türk-Sovyet İş Konseyi Başkanı idi. O tarihlerde

çok girişimci olan DEİK, Sovyetler Birliği’nin dağılması süre-

ci öncesinde ve hemen sonrasında bu coğrafyada, Nihat Bey’in baş-

kanlığında çok aktif bir rol oynuyordu. Türk özel sektörünün “tarafsız

temsilcisi” olarak, işadamlarından teşekkül eden büyük heyetlerle,

o günlerde çokça kullanılan ifade tarzıyla “Türki Cumhuriyetler”e sık

sık ziyaretler gerçekleştiriliyordu.

Uzun süredir Batı ile direkt teması olmayan bu Sovyet Cumhuri-

yetlerinde, DEİK ziyaretleri büyük bir ilgiyle takip ediliyordu. Ziyaret

edilen ülkelerin bizim karşımıza koyacakları “özel sektör” temsilcileri

olmadığından, muhataplarımız hep devlet ricaliydi. Bu surette, eski

Sovyet coğrafyasında birçok üst düzey bürokratla temas imkânımız

oluyordu.

Bu seyahatlerin birçoğuna ben de Tekfen İnşaat’ın İş Geliştirme Mü-

dürü ve bilahare Genel Müdürü olarak katıldım.

Gözlemim şuydu: Özgürlüklerine kavuşmakta veya henüz kavuş-

muş olan bu genç cumhuriyetler, ekonomik bağımsızlıklarını da öz-

lüyor ve önümüze finansman gerektiren birçok proje sunuyorlardı.

Ancak, bu projeleri gerçekleştirmek için değirmenin suyu bir yerden

gelmeliydi.

Bu ülkelerin çoğunluğundaki ortak payda, petrol ve gaz varlıklarıydı.

Ayrıca, örneğin Özbekistan pamuğunda olduğu gibi, Batı dünyası-

nın ve Türkiye’nin ihtiyacı olan hammaddeler de mevcuttu. Bunların

bir an önce pazara kavuşması için harekete geçilmesi gerekiyordu.

Aynı dönemde, Tekfen İnşaat da Türkiye ve yakın komşularının öte-

sinde, daha uzak coğrafyalara açılmak istiyor ve bu hedefe bilenmiş,

inanmış, gittiği yerden ses getiren bir yönetim kadrosu ile yola de-

vamediyordu. İşte bu süreçte bazı yerel işbirlikleri yapılarak Rusya’da,

Azerbaycan’da, Kazakistan’da, Özbekistan’da ve Gürcistan’da bazı

girişimlerde bulunuldu. Bu oluşumlarda Nihat Bey’in desteğini; Atila

Purut ve Ersin Altınordu Beylerin katkı ve emeklerini not etmeden

geçmem mümkün değil. Nihat Bey’in bölgedeki çabaları öylesine

takdir görmüştü ki, Azeri kardeşlerimiz kendisine “Akil Adam” anla-

mına gelen “Aksakal” derlerdi.

İşte Azfen, böyle bir ortamda kuruldu.

Azerbaycan, bize en yakın petrol ve gaz ülkesiydi. Tekfen için bu coğ-

rafyada iş yapabilmek; Azeri dostlarımız için de uluslararası rekabet-

çi bir uzman kuruluşla işbirliği yapmak önemli bir fırsattı. Dolayısıyla

hem o günlerin SOCAR’ı, hem de Tekfen için bir “kazan-kazan” ilişkisi

kurmanın bir yolu vardı ortada. Bu temel üzerinde, büyük hürmetle

yad etmek istediğim SOCAR Başkan Yardımcısı Ahmed Zeynelov

Bey’le çok kısa zamanda bir ortak anlayışa ulaştık. Sektörde tecrü-

beli, dürüstlüğünü ve sıcaklığını her zaman hissettiğimiz SOCAR’lı

dostlarımızla Azfen’in temelini beraberce attık ve bugünlere geldik.

Bölgedeki petrol ve gaz üretiminin “büyük çıkış yapacağı yer” kara

değil, Hazar olacaktı; bu aşikârdı. Genç bir mühendisken, master eği-

timimi okyanus mühendisliği dalında yaptığım yıllarda, Kuzey Deni-

zi’ndeki araştırmaları ve muazzam gelişmeleri hatırlayıp, Hazar’da bir

pozisyon almanın doğru olacağını düşünüyordum. Ayrıca bölgede

deniz inşaatlarında hiçbir uluslararası oyuncunun olmamasını ve re-

kabetin görece daha az olacağını dikkate alarak, Tekfen’in offshore

sahasında kendine önemli imkânlar yaratabileceğini öngörmüştüm

o günlerde.

Çok şükür, bu “hayal” gerçek oldu. Azfen, şimdi başka “hayalleri”

gerçekleştirme yolunda, bölgedeki en istikrarlı girişimimiz olarak

sağlam adımlarla yoluna devam ediyor.