Table of Contents Table of Contents
Previous Page  21 / 56 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 21 / 56 Next Page
Page Background

Nasıl karikatürist oldunuz?

Çok küçük yaşlarda ağabeylerimin aldığı karikatür dergi ve ki-

tapları ilgimi çekmeye başlamıştı. Özelikle Asteriks’in çocuklu-

ğumda ve hayatımda önemli bir yeri vardır. 9 yaşından itibaren

çeşitli dergilere amatör olarak çizimlerimi göndermeye başla-

dım. 17 yaşında da Eskişehir’den üniversiteye gitme bahanesiy-

le İstanbul’a geldim ve kendimi

Leman

’da çizer olarak buldum.

2002 yılında arkadaşlarımla birlikte

Penguen

’i kurduk ve o yıl-

dan beri de derginin hem editörlüğünü hem de yöneticiliğini

yapıyorum.

Bir çizer dünyaya nasıl bakıyor? Nerelerden besleniyor?

Ben günde en az 6 saat oturduğum koltuktan kalkmadan dünyaya

bakıyorum! Önümde eskiz defterlerim, kalemlerim, bilgisayarım

ve kulaklığım. Ama o koltuğa gelene kadar da gözlemlerim, oku-

duklarım, izlediklerim, deneyimlerim, hepsinin katkısı oluyor ta-

bii. Herhangi bir kişiye ya da olaya espri çıkabilir gözüyle bakmı-

yorum ama doğal akışta etkilendiklerim de oluyor.

Yaratım süreci nasıl gelişiyor?

Çok çalışarak! İyi fikirler bulmanın açık bir formülü olmadığın-

dan, yapabileceğimiz en iyi şey çok fikir bulmak, bunlar içinden de

iyi fikirlerin çıkmasını beklemek. Önce kendimi özgür bıraktığım,

gönlümce saçmaladığım espri bulma çalışmaları yapıyorum. Daha

sonra masaya editör olarak oturuyorum ve iyi fikirleri ayıklamaya

çalışıyorum. Yani bir deli, bir akıllı, bir deli, bir akıllı…

Okurlarınızla aranızda nasıl bir bağ oluşuyor?

Genelde bizi arkadaşları gibi görüyorlar. Ben çizerle okurun arasın-

da bir sözleşmenin var olduğuna inananlardanım. Bir okur bir çize-

ri belli süre içinde takip ediyorsa, aralarındaki bağ bir sözleşme gibi

oluyor. Çizerin genelde tarzını, tavrını, yaklaşımını, metaforlarını

bu süreçte çözüyor. Bazen o espride kendini ya da çevresini bulu-

yor, bazen gülüp geçiyor, bazen de aynı fikirde olmayabiliyor. Eski-

den dergiye mektup gelince sevinir, gelen yorum ve tepkiler için

meraklanırdık. Günümüzde sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla

okurlarımızla bağımız hem sıklaştı hem de sıkılaştı. Her mesaja ce-

vap veremesem de, hepsini okumaya gayret ediyorum.

Türklerin mizah anlayışı, mizaha karşı yaklaşımları nasıl?

Türkiye’de mizah ve karikatür yaygınlığı birçok Avrupa ülkesine

göre çok ileride. Çok güçlü bir mizah dergisi geleneğimiz var. Sos-

yal medyadaki takipçiler açısından bile baksak, bizde milyonlara

ulaşan takipçi sayısı, Avrupa’nın en popüler karikatüristleri için

binler civarında. Bir yandan da mizaha karşı hoşgörüsüzlük var

bizim kültürümüzde. Gülmek saygınlığı zedeleyen bir şey olarak

görülüyor. Gülmeye olumsuz bakan çok fazla deyim yerleşmiş di-

limize. Umarım hayatımızda kahkahalara daha çok yer açarız.

g

21