Previous Page  33 / 40 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 33 / 40 Next Page
Page Background

33

duk. Her bitki grubunun uzmanları vardır. Onlara haber uçurduk.

Hatta bizim Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde geliştirdiğimiz bir

prensibimiz var, bir iş istedik mi, “Dün akşama kadar bitmeli!” deriz

(aslında yeni öğrendim; bu prensip Tekfen’de zaten kullanılıyormuş).

Sağ olsunlar, herkes de elinden gelen gayreti gösterdi. Tabii önümüzde

çeşitli sorunlar vardı. Her şeyden önce bu kitap Türkçe, ama bitkile-

rin hepsinin Türkçe bir adı yok. Bu sorunu aşmak için önemli bir çaba

harcadık. Erciyes Üniversitesi’nde edebiyatçı bir arkadaş, Türkçe bitki

adları üzerine bir doktora tezi yapmış. Onun büyük katkısı oldu. Ayrı-

ca kitapları taraya taraya 70 bin isim bulundu. Böylece bir isim kütüğü

yapıldı. Sonra bir heyet oluşturduk burada ve ismi olmayan her bitkiye

uygun bir Türkçe isim bulmaya çalıştık. Tabii buna çeşitli itirazlar da

oldu, “Ne lüzumu var? Sen kimsin ki isim veriyorsun?” diye. Bunlara

karşı ben de diyorum ki, “Ben, Türkiye’nin bir bilimadamıyım. Benim

görevim, ismi olmayan bir şeye isim koymakla başlar. Çünkü halka bil-

gi aktarmam lazım. İsmi olmayan bir şeyi halka öğretemem.”

Peki bir bitkinin bir ismi olmadığını nereden biliyorsunuz?

Kayıtlarda yok. Köylüdeki bitki bilgisi tabii ki bilimsel bir derinlikte

değil. Bazı bitkileri çok iyi biliyor; bildiklerine zaten isim koymuş. Ama

ayırt edemediğine isim koymamış. Bilim adamı olarak ben, onun “ot”

diye nitelediği bir bitkiden 15-20 tür çıkarıyorsam, o isimleri benim

verip ona öğretmem lazım. Ama bu iş kolay değil. Önüne 30 tane bitki

koy, hadi ben bunlara isim vereceğim diye düşün. İnsan ikinci, üçün-

cüden sonra saçmalamaya başlıyor ister istemez. Ama bir ekip olup da

kafa kafaya verince, birinin söylediği başkasına yeni bir şey çağrıştırı-

yor ve daha düzgün bir şey çıkıyor.

Kaç kişilik bir ekip çalıştı kitapta?

Bitki adları ekibi 6-7 kişiydi. Ama onunla da sınırlı olmadı. Her bit-

ki grubunun uzmanını çağırdık gerektikçe. Kitabın hazırlanmasında

ise 102 bilimadamının katkısı oldu. Ben kitabın başeditörüyüm, ama

bana 4 kişilik bir editörler grubu her aşamada yardımcı oldu.

Çalışma ne kadar sürdü?

Bir, bir buçuk yılda bitmesini planlamıştık, fakat iki buçuk yılı geçti.

Bunun da sebebi, başlangıçta araştırmacıların projenin olabileceğine

tam kanaat getirmemiş olması. Sonra baktılar ki iş ciddi, ondan sonra

daha hızlı ilerlemeye başladı. Cumhurbaşkanlığı da himayesine almış

olduğu projeyi yakından takip etti. Tabii böyle bir projenin tamamlan-

ması büyük paraya ihtiyaç duyuyor. Bizde şu anda bunu yapacak bilgi

ve irade var. Her şey var, ama çarkların dönmesini sağlayacak benzine

ihtiyaç var. Bu anlamda Nihat Bey’in katkısı, bağışları, himayesi ol-

masaydı, biz bugün bu konuma gelemezdik. Her şeyden önce Nezahat

Gökyiğit Botanik Bahçesi’nin kurulması, bugünlere getirilmesi ve bi-

limadamları arasında burada bir çalışma ortamı, bir heyecan yaratma-

sı çok önemli. Sonuçta yola çıktık. En azından çarkların dönmesi için

ilk adımı attık. Gerisi mutlaka gelecektir.

Bundan sonraki çalışmalar nasıl bir programla yürüyecek?

2023 yılında çalışma tamamlandığında, şu andaki hesabımıza göre

27 cilt olacak. Tabii bu kadar uzun bir süre projeyi sıcak tutabilmek

için önce küçük bitki gruplarını fasikül fasikül çıkararak hemen ürün

vermeye başlamayı amaçlıyoruz. Herhalde bu sene 2-3 tane fasikül çı-

karırız. İlgili ciltteki tüm bölümler tamamlandığında onları tekrar cilt

olarak birleştireceğiz. Böylece bilgileri tekrar gözden geçirip yenileme

şansımız da olabilecek diye düşünüyoruz.

NİHAT GÖKYİĞİT:

Sergideki bir levhada, “Bu gördüğü-

nüz bitkinin henüz ismi verilmedi,

çünkü üç hafta evvel keşfedildi,”

yazıyordu. Altında da “Her altı gün-

de bir yeni bir bitki keşfediliyor,”

deniyordu. Cumhurbaşkanı, en çok

bu resmin önünde durdu sergiyi

gezerken. Uzun uzun tetkik etti.

~

~