

47
Ayşe Arman’ın kaleminden “Fındıkkıran’ın Clara’sı”
g
GEÇEN hafta eve bir mektup geldi. Bana değil Alya’ya...
“Sevgili Alya, bu mektubu sana Tekfen Filar-Mini Orkestrası adına ya-
zıyorum. İlk kez çocuklar için konser vereceğiz. Konserimizde,
Çaykovski’nin “Fındıkkıran” balesinin renkli bölümlerine de yer vere-
ceğiz. Hikâyenin başkahramanı, küçük bir Alman kız Clara. Noel gece-
si, Clara’ya bir hediye geliyor: Kurşun asker. Hediyeyi alıp uykuya da-
lan Clara’nın rüyaları, eserde tek tek canlanıyor.
Şimdiii, müzisyenlerimiz var, dançılarımız da hazır, bir Clara’mız
eksik! Sen bizim Clara’mız olur musun? Sakın korkma, işinde
çok usta olan Nil (Berkan) Hoca seni çalıştıracak. İki konseri-
miz olacak. Biri İstanbul’da, biri Bursa’da. Bu arada Clara’nın
elbisesi çok güzel! Kabul ediyorsan beni ara! (Dori.)
TEKFEN FİLAR-MİNİ
Ben mektubu okurken ne zaman ağlamaya başladım ha-
tırlamıyorum. Ama çocuklarımız söz konusu olunca zırıl
zırıl ağlıyoruz. Kendimize biçtiğimiz roller, sıfatlar, eti-
ketler hepsi bitiveriyor. Bir tek adın kalıyor, o da çocuğu-
nun seni çağırdığı adın: “Anne.”
Kızım için müthiş bir tecrübe olur diye düşünüyorum.
Ama benim ne düşündüğüm önemli değil, bakalım Alya
ne diyecek? Mektubu okuyor, telefonu eline alıyor ve
Dori Kiss Kalafat’ı arıyor. “Ben Alya... Teşekkür ederim,
çok isterim Clara olmak!” diyor. Ama bilmediği bir şey var,
1200 kişinin karşısına çıkması gerekiyor! Bütün biletler satıl-
mış!
TEDİRGİN ANNE
Geçen hafta boyunca kafayı yemiş, tedirgin bir anneydim. Kı-
zım becerebilecek mi? Bu işin altından kalkabilecek mi? Ben
daha büyük olduğum için daha korkağım tabii, 8.5 yaşındaki
bir çocuğun Devlet Opera ve Balesi’nden iki balerin ve bir ba-
letle dans etmesi bana ürkütücü geliyor. Ürkütücü ne kelime,
çocuğu alıp karnıma geri sokmak istiyorum! Ama Devet Opera ve
Balesi’nden Nil Hoca -ki koreogorafi ona aitti- “Hiç merak etmeyin,
sadece her gün iki saat Alya’yı bana getirin” diyor.
Bizimki acayip cool. Her gün provalardan sonra, “Eda Abla, Gizem
Abla ve Ali Abi hayatım boyunca gördügüm en müthiş dansçılar! Hava-
da dönüyorlar, vücutlar lastik gibi, inanılmaz şeyler yapıyorlar, elbise-
leri de harika!” diye anlatıyor. Bu arada Nilüfer imdadımıza yetişiyor,
Alya’ya çok güzel bir kostüm dikiyor...
MUHTEŞEM ORKESTRA
Maaile oradayız. Tekfen’in filarmoni orkestrası şahane. 92’de kurul-
muş. Saim Akçıl şefliğinde. 23 farklı ülkenin müzisyenlerinden oluşu-
yor. Hepsi alanında bir numara. Yılda birkaç kez Türkiye’nin çeşitli il-
lerinde ve dünyanın birçok ülkesinde konserler veriyorlar. Hepsi de
birbiriyle arkadaş olmuş, aile gibiler.
Bu seneki konuk şef, yükselen bir yıldız Darrell Ang. Konserde ayrıca
Michelle Bushkova solisti. O da 9 yaşında. Moskova Çaykoski
Konservatuvarı’nda keman eğitimini sürdürüyor. Harika ço-
cuklardan.
Konserdeki hoşluk da şu: Çocuklara sadece “Fındıkkıran”ın
müziğini dinletirseniz, klasik müzikle yakından ilgili değil-
lerse, bir şey ifade etmiyor. Farklı bir numara çekmişler. Bir
anlatıcı var: Ali Pınar. Heyecanlı bir şekilde orkestranın
önünde “Fındıkkıran”ı anlatıyor. O zaman hikâyenin ne
olduğunu daha iyi kavrayabiliyor çocuklar. O çıkan güze-
lim seslerin, müziğin ve dansların ne anlama geldiğini de
çözebiliyorlar.
SAHNE ARKASI
Maslak TİM. Alya, sahneye bayılıyor. Ama daha çok, sah-
ne arkasından büyüleniyor. Kulisteki odada, dansçılarla
birlikte kendi adının da kapıda yazılı olduğunu görünce
mest oluyor. Sahne arkasındaki dünyaya çarpılıyor. Bir
odada terziler var, kostümler ayarlanıyor. Diğer odada mak-
yaj yapılıyor. Bütün müzisyenler, dansçılar koşturuyor. Bir ha-
zırlık, bir hazırlık... Akort yapıyorlar, her enstrümandan farklı
bir ses yükseliyor. Dev, profeyonel bir kadro.
Alya’ya da makyaj yapılıyor, bakıyor ki dansçılar ısınıyor, bizim-
ki de ısınmaya başlıyor. Bir süre sonra konser başlayacağı için,
onu yalnız bırakıp, benim de önde seyircilerin yanına oturmam
gerekiyor. “Sen git, tamam. Ben büyüdüm, yaparım!” diyor...
ÇOCUKSU BİR NAİFLİK
Sonra başladı her şey... Derin bir nefes alıyorum, sevgilimin elini sıkıca
tutuyorum. Ve bizimki sahnede... Çok mutlu görünüyor... Bütün dans-
larını yapıyor... Noel ağacının altında uyuyor, birazdan uyanacak. Fa-
kat o kadar huzurlu görünüyor ki, arkamdaki çocuklardan biri annesi-
ne, “O kız orada uyudu!” diyor. “Evladım uyanacak” diyor.
Gülüyorum, vardır çocukların küt diye birden uykuya dalma hali,
Allah’tan uyanıyor, yine dansını yapıyor. Bir şekilde kıvırdı! Becerdi
yani! O çocuksu nafiliği de çok güzeldi.
Tekfen Filar-Mini’nin Çocuk Konseri’nde Fındıkkıran Balesi’nin baş kahramanı Clara’yı, Ayşe
Arman’ın küçük kızı Alya Dormen canlandırdı. Annesi, konserin ardından 3 Aralık 2013 günü
Hürriyet
gazetesindeki köşesinde şu yazıyı yazdı.