Previous Page  3 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 3 / 44 Next Page
Page Background

3

Editörden

Nurettin evrak takip memurudur. TİTAŞ’ın Tekfen Tower’daki 11-12-13’üncü katları arasın-

da, binanın çelik kutu asansöründe bir aşağı, bir yukarı gün boyu mekik dokur. A4, A3, bazen

de diplomat zarf, klasör, çeşit çeşit belgeler, çizimler, faturalar, makbuzlar, iç yazışmaları

götürür getirir. Bu işi yaparak iki küçük çocuğunu büyütür. Küçüğü henüz yürümeye başladı

sanırım.

Üç ayda bir Tekfen Filarmoni’nin konser zamanı geldiğinde Nurettin, külkedisi misali kimlik

(hatta boyut da diyebilirsiniz) değiştiriyor ve orkestranın has elemanı, sahne amiri oluveri-

yor. Yaklaşık 7-8 yıldır bu böyle. Ama kolay olmuyor. Her seferinde Nurettin’in bizimle ola-

bilmesi için izin isteme ve ikna süreçleri giderek zorlaşıyor. Öyle ki, sıklıkla sihirli sözlere

başvurmak gerekiyor: “Ama bu Nihat Bey için...” Nurettin’den kimsenin kolay vazgeçememe-

sinin sebebi basit. Sessiz sedasız, sakin bir mizaçla, mahçup bir tebessümle, saygıdan hiçbir

zaman ödün vermeden işini yapıyor.

Orkestradaki görevine gelince, tümmalzemelerimiz ona emanet: nota sehpaları, sehpa ışıkla-

rı, müzisyenlerin geldiği 23 ülkeyi temsilen her konserde sahneye dizilen bayraklar (temizliği

ve ütülenmesi dahil), kontrbas ve perküsyon tabureleri, timpani ve grand cassa (Türkçe mea-

li: çeşit davullar), şef podyumu, vb. Bunlar önce Tower deposundan prova mekânına, oradan

konser salonuna taşınır, yerleştirilip kurulur, iş bitince toplanıp yeniden depoya taşınır. Ge-

çenlerde Nurettin, “grand cassa’nın ayakları çatladı” dedi. “Öyle mi? Tamir ettirir misin o za-

man?” dedik, ettirdi. Artık, sayıları 60-80 arası değişen müzisyenlere notaların dağıtılması da

onun işi. Her konserde 4-5 eser çalındığına göre, varın hesabını siz yapın. Dağıtmak kolay,

toplamak zor. Dalgınlıkla keman kutusuna koyup ayrılanlar, “Bu bana lazım” diyenler çok.

Geçen gün, Aya İrini’deki konserin sahne kurulumu bitince gördüm. Hava serin ve yağmur-

luydu, Nurettin ise boncuk boncuk terliyordu. “Yoruldun mu?” dedim, “Hastayım Dori Ha-

nım” dedi, özür diler gibi. Cebinde Doktor Hakan’ın verdiği ilaçlar...

İşte biz bu yüzden Nurettin’den vazgeçemiyoruz. Siz de onu katlar arasında mırıldanarak

yürürken görürseniz şaşırmayın. Provalardan kalan, kulağında yankılanan notalardır.

Ellerine sağlık Nurettin.

Sevgiyle,

Dori Kiss Kalafat

dori@tekfen.com.tr

Nurettin