Previous Page  26 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 26 / 44 Next Page
Page Background

g

Asur İmparatorluğu, Yakın Doğu’nun en

önemli uygarlıklarından biri. Tarihin erken

dönemlerinde Kuzey Irak’taki Asur kenti

çevresinde yaşayan bir Sami topluluğu olan

Asurlular, İÖ 2000 yıllarında Doğu-Batı tica-

retinden güç alarak bölgedeki etkinliklerini

artırdılar. Buna rağmen tarihin büyük bö-

lümünde Babil’e ve Mittanilere bağlı kalan

Asurlular, İÖ 14. yüzyılda bağımsızlıkları-

nı elde ederek topraklarını Fırat Nehri’ne

kadar genişlettiler. Bu yüzyıldan sonra

Asurlular, dönemsel gerilemelere rağmen

Mezopotamya’da, Anadolu’nun güneydoğu-

sunda, zaman zaman da Suriye’nin kuzeyin-

de büyük güç kazandılar. İÖ 8. yüzyıla gelin-

diğinde, Asur İmparatorluğu’nun sınırları

kuzeyde Anadolu’nun iç kısımlarına, güney-

de ise Mısır ve Basra Körfezi’ne kadar ulaş-

mıştı. Ancak bu ihtişamlı dönem fazla uzun

sürmedi. Asur İmparatorluğu, İÖ 627’de

büyük Asur Kralı Asurbanipal’in ölümün-

den sonra Medler ile Kaldanilerin saldırıları

karşısında giderek zayıfladı ve tarih sahne-

sinden silindi.

Asurlular, savaşçı bir kavim olmalarına rağ-

men, kurdukları devlet düzeni ve kültürel

varlıklarıyla Mezopotamya medeniyetine

önemli katkılarda bulundular. İnşa ettikleri

yapı, saray ve tapınaklar, özgün bir mimar-

lığın izlerini taşımaktaydı. Yüksek taraçalar

üstünde pişmemiş tuğladan yapılmış büyük

yapılar, mazgallarla donatılmış tahkimli sur-

lar, kare şeklinde yüksek kuleler, karmaşık

saraylar ve tapınak ziguratları, Asur mimar-

lığının başlıca öğeleriydi. Sanat, özellikle

imparatorluğun en güçlü dönemi olan İÖ 9.

ve 8. yüzyıllarda büyük ilerleme göstermişti.

Eski Asur kentlerinde yapılan kazılarda bu-

lunan boyalı çanak ve çömlekler, taş kaplar,

mühürler, aletler, eşyalar, silahlar ve çeşitli

madenlerden yapılmış sanat eserleri, Asur-

luların özellikle el sanatlarındaki becerisini

ortaya koyuyordu.

Asurluların Anadolu’yla teması

Ticaret, Asurluların hayatında önemli bir

yere sahipti. Akkad Çağı’ndan beri Anado-

lu’nun zenginliğinin farkında olmaları,

Asurluların daha ilk dönemlerden itibaren

Anadolu halklarıyla geniş ve sistemli tica-

ri ilişkiler geliştirmelerini ve Anadolu’da

ticaret kolonileri kurmalarını sağlamıştı.

İÖ 1920-1750 tarihlerini kapsayan Ticaret

Kolonileri Dönemi’nde kurulan bu ilişki-

ler zamanla gelişerek, iki coğrafya arasında

karşılıklı faydaya dayalı büyük bir ticaret

ortaklığına dönüştü. Artan ekonomik iliş-

kiler, aynı zamanda iki coğrafyadaki uygar-

lıkların da etkileşim içine girmesini sağladı.

Mezopotamyalılar beraberlerinde dillerini,

çivi yazılarını ve silindir mühür gelenekle-

rini getirerek, İÖ 1950 yıllarından itibaren

Anadolu’nun yazılı tarih çağlarına girmesin-

de önemli rol oynadılar.

İki bölge arasındaki ticaretin temelini,

Asur’dan Anadolu’ya getirilen kalay, keçi kılı,

dokuma ürünleri, elbise kumaşı, süs eşyası

ve kokular oluşturuyordu. Asurlular, bunun

karşılığında Anadolu’dan altın ve gümüş eş-

yalar alıyorlardı. Anadolu’nun en eski yer-

leşimleri arasında yer alan Kültepe (Kaniş),

Acemhöyük, Alişar ve Boğazköy (Hattuşaş),

Asurlu tüccarların en faal olduğu pazar şe-

hirleriydi. Ticaret yapmak amacıyla

Anadolu’ya gelen Asurlu tüccar-

26

MERCEK