

g
Asur İmparatorluğu, Yakın Doğu’nun en
önemli uygarlıklarından biri. Tarihin erken
dönemlerinde Kuzey Irak’taki Asur kenti
çevresinde yaşayan bir Sami topluluğu olan
Asurlular, İÖ 2000 yıllarında Doğu-Batı tica-
retinden güç alarak bölgedeki etkinliklerini
artırdılar. Buna rağmen tarihin büyük bö-
lümünde Babil’e ve Mittanilere bağlı kalan
Asurlular, İÖ 14. yüzyılda bağımsızlıkları-
nı elde ederek topraklarını Fırat Nehri’ne
kadar genişlettiler. Bu yüzyıldan sonra
Asurlular, dönemsel gerilemelere rağmen
Mezopotamya’da, Anadolu’nun güneydoğu-
sunda, zaman zaman da Suriye’nin kuzeyin-
de büyük güç kazandılar. İÖ 8. yüzyıla gelin-
diğinde, Asur İmparatorluğu’nun sınırları
kuzeyde Anadolu’nun iç kısımlarına, güney-
de ise Mısır ve Basra Körfezi’ne kadar ulaş-
mıştı. Ancak bu ihtişamlı dönem fazla uzun
sürmedi. Asur İmparatorluğu, İÖ 627’de
büyük Asur Kralı Asurbanipal’in ölümün-
den sonra Medler ile Kaldanilerin saldırıları
karşısında giderek zayıfladı ve tarih sahne-
sinden silindi.
Asurlular, savaşçı bir kavim olmalarına rağ-
men, kurdukları devlet düzeni ve kültürel
varlıklarıyla Mezopotamya medeniyetine
önemli katkılarda bulundular. İnşa ettikleri
yapı, saray ve tapınaklar, özgün bir mimar-
lığın izlerini taşımaktaydı. Yüksek taraçalar
üstünde pişmemiş tuğladan yapılmış büyük
yapılar, mazgallarla donatılmış tahkimli sur-
lar, kare şeklinde yüksek kuleler, karmaşık
saraylar ve tapınak ziguratları, Asur mimar-
lığının başlıca öğeleriydi. Sanat, özellikle
imparatorluğun en güçlü dönemi olan İÖ 9.
ve 8. yüzyıllarda büyük ilerleme göstermişti.
Eski Asur kentlerinde yapılan kazılarda bu-
lunan boyalı çanak ve çömlekler, taş kaplar,
mühürler, aletler, eşyalar, silahlar ve çeşitli
madenlerden yapılmış sanat eserleri, Asur-
luların özellikle el sanatlarındaki becerisini
ortaya koyuyordu.
Asurluların Anadolu’yla teması
Ticaret, Asurluların hayatında önemli bir
yere sahipti. Akkad Çağı’ndan beri Anado-
lu’nun zenginliğinin farkında olmaları,
Asurluların daha ilk dönemlerden itibaren
Anadolu halklarıyla geniş ve sistemli tica-
ri ilişkiler geliştirmelerini ve Anadolu’da
ticaret kolonileri kurmalarını sağlamıştı.
İÖ 1920-1750 tarihlerini kapsayan Ticaret
Kolonileri Dönemi’nde kurulan bu ilişki-
ler zamanla gelişerek, iki coğrafya arasında
karşılıklı faydaya dayalı büyük bir ticaret
ortaklığına dönüştü. Artan ekonomik iliş-
kiler, aynı zamanda iki coğrafyadaki uygar-
lıkların da etkileşim içine girmesini sağladı.
Mezopotamyalılar beraberlerinde dillerini,
çivi yazılarını ve silindir mühür gelenekle-
rini getirerek, İÖ 1950 yıllarından itibaren
Anadolu’nun yazılı tarih çağlarına girmesin-
de önemli rol oynadılar.
İki bölge arasındaki ticaretin temelini,
Asur’dan Anadolu’ya getirilen kalay, keçi kılı,
dokuma ürünleri, elbise kumaşı, süs eşyası
ve kokular oluşturuyordu. Asurlular, bunun
karşılığında Anadolu’dan altın ve gümüş eş-
yalar alıyorlardı. Anadolu’nun en eski yer-
leşimleri arasında yer alan Kültepe (Kaniş),
Acemhöyük, Alişar ve Boğazköy (Hattuşaş),
Asurlu tüccarların en faal olduğu pazar şe-
hirleriydi. Ticaret yapmak amacıyla
Anadolu’ya gelen Asurlu tüccar-
26
MERCEK