Previous Page  7 / 36 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 7 / 36 Next Page
Page Background

7

g

1960’lı yıllardan itibaren yeni sanayi ve devlet yatırımlarında

önemli işler üstlenen Tekfen, aynı dönemde Türkiye’nin hızla yük-

selen sektörlerinden biri olan petrokimyayı öncelikli iş alanların-

dan biri olarak kabul etmişti. Tekfen, 1960’larda bu sektördeki üç

önemli müşterisi olan İstanbul Petrol Rafinerisi A.Ş. (İPRAŞ), Pet-

kim ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’ndan (TPAO) aldığı iş-

lerde yüksek performans göstererek sektörde kendine önemli bir

yer edindi.

Tekfen’in İPRAŞ’a yaptığı ilk iş, Sapanca Gölü’nden rafineriye tatlı su

taşımak üzere 40 km uzunluğunda bir çelik boru hattının inşasıydı.

1965 Mayıs’ında başlayan inşaat 1966 yılında İPRAŞ’ın büyük mem-

nuniyetiyle tamamlanacak, bu işte sergilediği performansla Tekfen

İPRAŞ’ın vazgeçilmez tercihlerinden biri olacaktı. Tekfen, 1969-70

yıllarında İPRAŞ için üç önemli iş yaptı. Bunlar 14 atmosferik petrol

tankı ile 1 LPG küre tank inşaatı; ünite dışı boru hatları, tank ısıtıcı-

ları, tank sahaları elektrifikasyonu ve yangın suyu devreleri inşaatı;

karadan 800 metre açıkta kara ve denizaltı boru hatlarını ihtiva eden

ham petrol boşaltma tesisleriydi.

Ağırlık merkezini petrokimya sektörü olarak belirleyen Tekfen

İnşaat’ın gelişiminde önce İPRAŞ’ın ve yeniden yapılanmasından

sonraki adıyla Tüpraş’ın yeri vazgeçilmezdi. Bu nedenle Tekfen, pet-

rokimya ve gaz tesislerinin metal aksamlarının mühendislik, üretim

ve montaj işlerini kendi başına yapabilmek için 1970 yılında İzmit’te,

Derince limanı yakınlarında Tekfen İmalat ve Mühendislik A.Ş.’yi

(TİMAŞ) kurdu. Tüpraş Rafinerisi başta olmak üzere, İzmit civarında

gelişen sanayi tesislerinin basınçlı kap, proses ekipmanı ve depolama

tankı gibi ihtiyaçlarına yanıt verebilmek üzere kurulan TİMAŞ’ın ba-

şında, daha önce İPRAŞ’ta proje müdürü olarak görev yapan Hayri

Adanalı bulunuyordu. Tekfen, hizmet sahasını genişleten bu yatırı-

mın da yardımıyla 1982 yılına kadar çok yoğun bir tempoyla önce

İPRAŞ’a, ardından da 1983 yılından sonraki ismiyle Tüpraş’a büyük

çaplı işler yapacaktı.

Tekfen İnşaat’ın Tüpraş’la olan ilişkisi, bugüne kadar, Tekfen’in önü-

ne yeni ufuklar açan işbirlikleriyle devam etti. Bir diğer grup şirketi

olan Tekfen Mühendislik de Tüpraş’ın çözüm ortaklarından biri ola-

rak teknoloji ağırlıklı iki büyük projeye imza attı. Bu projeler Tekfen

Mühendislik’e çok önemli bir know-how kazandırırken, Tekfen’in

EPC (Engineering/Mühendislik, Procurement/Tedarik ve Construc-

tion/İnşaat) tarzı işlere yönelmesi sürecinde çok kıymetli bir bilgi

birikimi sağladı.

Tekfen İnşaat ve Tüpraş’ın 50 yıl öncesine dayanan birliktelikleri,

yeni ufuklar açan işbirlikleriyle günümüzde de devam ediyor.

Sene 1979 veya 1980 başı. Türkiye’de müthiş bir enflasyon var. Bir işi alı-

yoruz, ay geçmiyor para pul haline geliyor. O zaman İPRAŞ’ta bir projeye

bakıyorum. Müthiş zarar ediyoruz. Ama Tekfen’in kültüründe kaçmak yok.

Zarar da etsen işi bitirip teslim edeceksin. Ben o zaman genel müdür mua-

viniyim. Necati (Akçağlılar) Bey’le aramızda genel müdür var. İPRAŞ bizden

çok memnun, o koşullar altında doğru iş yapan müteahhitlerin zarar ettiğini

de biliyorlar. Hükümet bunun üzerine bir kararname çıkarttı, müteahhitle-

re isterlerse tazminat ödemeden işten çıkma imkânı sağladı. Bunun üzerine

İPRAŞ yönetimiyle görüştüm, mevcut anlaşmamızı düzeltip zararlarımızı ka-

patacağımız bir formülde uzlaştım. Yani hem geçmiş zararlarımızı kapatıyo-

ruz, hem de para kazanıyoruz.

Sevinçle şirkete geldim, Necati Bey’e çıktım, dedim ki, “Abi hallettik. Zara-

rın hepsini kapattık.” Ben aferin beklerken bir kızdı, “Öyle şey olur mu? Ben

Tekfen ismini akşamdan sabaha kazanmadım. Yıllar sürdü o itibarı kazan-

mak. Ben bunu kabul etmiyorum,” dedi. “Niye? Nesi yanlış bunun? Hükümet

kararname çıkarmış, o haktan ben de yararlanmışım, idareyle anlaşmışım.

Alan memnun, veren memnun. Ne var bunda?” diye sordum. “Yok, bu şekil-

de içime sinmez. Onlar da bir şey kazanmalı, biz öyle bir şey kazanmalıyız.

Böyle karşılıksız bir şekilde anlaşmayı değiştirmek olmaz,” dedi.

Ertesi gün ben kös kös İPRAŞ’a gittim. “Biz iyi bir şey yaptığımızı zanneder-

ken patrondan fırça yedik,” dedim. “Patron diyor ki onlar kazansın, sen öyle

kazan.” O sırada aklıma bir fikir geldi. “Siz bu rafineriden günde kaç para ka-

zanıyorsunuz? Ben bu rafineriyi bir gün evvel bitirsem, kazancınız ne kadar

olur?” dedim. Diyelim 1 milyon lira. Bana zararımı kapatmam için ne kadar

lazım? Diyelim 7 milyon lira. “O halde gelin mukaveleyi şu şekilde yapalım;

ben rafineriyi 7 gün önce bitireyim, siz de bana 7 milyon lira bonus verin,”

dedim. “Tamam,” dediler. Biz bunun üzerine işi öyle bir forse ettik ki, gece

gündüz çalışıyoruz. Hakikaten de süresinden evvel bitirdik rafineriyi. Teslim

ettik, paramızı aldık. Yani dümdüz almak varken, biz böyle aldık.

Tekfen Grup Şirketler Başkanı

ERHAN ÖNER’DEN BİR ANI!