

13
son üç ay, idareyle toplantıları haftalık bazda yapmaya başlamıştık.
Her hafta Bahreyn üzerinden Ras Az Zawr’a gittik. Direkt uçak da
yok. Bizim projenin bitmesini beklemiş gibi, Türk Hava Yolları bir-
kaç gün önce Dammam’a sefer koymuş. O uçuştan faydalanmak için
oralardan yeni proje almak lazım!
Proje başladığında nasıl bir tablo vardı karşınızda?
İlk gittiğimizde saha bir çöl görüntüsündeydi. Hiç unutmam, Erhan
Öner, Ümit Özdemir, Osman Birgili ve İlhan İldeniz Beylerle beraber
gitmiştik. Kısa sürede burada büyük bir tesis yeşerdi. Komşu tesis-
lerle birlikte bir kompleks ortaya çıktı. Bir iskele, dolum tesisleri, vs.
yapıldı. Büyük bir yatırımdı. Bizim projemiz burada önemli bir anah-
tar tesisti. Fosforik asit üretilmeden DAP gübresi yapmak mümkün
değil. Herkesin gözü üzerimizdeydi. Çünkü fosforik asit ünitesi, di-
ğer ünitelerden daha sonra ihale edilmiş bir projeydi. Oldukça sıkışık
bir takvimi vardı. Zamana karşı çalışıldı. Karmaşık bir tesis. Ama ne-
ticede bütün bu olumsuz şartlara ve “mühendislik” ve “tedarik”
ayaklarını yapmakta olan ortağımızın çekilmesine rağmen, müşteri-
nin tam tatminini sağlamış olarak projeyi bitirdik. Bu güzel bir şey.
Bu bize müşteri nezdinde yeni kapılar açar mı?
Sanırım açacak. Onlarda böyle bir niyet var. Ancak bütün projelerde
olduğu gibi her şey sıkı bir yarışa tabi. Mutlaka bir tercih unsuru
olacaktır Tekfen’in yaptıkları. Ama neticede ileriki aşamalarda çıka-
cak olan işlerde, yine de bir yarışma söz konusu olacaktır.
Proje kazasızlık başarılarıyla da kayıtlara geçti.
Bu projede kayıp zamana sebebiyet veren hiçbir kazamız olmadı. Bu
çok önemli. Çünkü maalesef bizim sektörde, inşaat projelerinde, cid-
di kaza olma riski çok yüksek. Sıkı bir SEÇ programı uyguladık. Ka-
yıp zamansız 18,5 milyon adam-saate ulaştık. Oldukça yüksek bir
rakam. Şantiye bir ara 2.600-2.700 kişiye çıktı. Yani büyük bir pro-
jeydi. Ona rağmen kazasızlık bakımından iyi bir sonuç elde edildi.
Projenin başlıca zorlukları nelerdi?
Mühendislik konularında ciddi sıkıntılar vardı başlangıçta. Ortala-
rına doğru da tedarik bazında sıkıntılar oldu. Mesela boru köprüle-
rini biz Ceyhan’daki fabrikamızda imal edip, getirip yerlerine mon-
te ettik. Fakat boruları aylarca bekledik. Düşünün, boru köprüleri
yapılmış, ama üzerinde tek bir metre boru yok! Uzun süre boru bek-
ledik. Geldiği zaman da süre iyice sıkışmış ve baskı iyice artmıştı.
Boruları acele monte etmemiz gerektiğinden kaynak işleri çok yu-
karı çıktı. Lastik kaplamalı borularda da imalat kaynaklı problemler
vardı, montajı zor borulardı. Epey enteresan savaşlar verdik inşaat
safhasında.
Bu bir fosforik asit tesisi. Şimdi Fas’ta DAP tesisi yapıyoruz.
Bunların C’sini yapıyoruz, P’sini yapıyoruz, E’sini yapmaya ne
zaman başlayacağız?
“E,” biraz enteresan bir konu. Burada proses mühendisliği konusu
devreye giriyor. Proses ve bunun geliştirilmesi olan mühendislik,
geleceğe yönelik olarak mutlaka üzerine konsantre olmamız gere-
ken konular. Sanırım yavaş yavaş Tekfen Mühendislik bu alanda
devreye girmeye başladı. Sadece bizim değil, Türkiye’nin bir eksiği
bu. Mühendislik tarafımız zayıf. Dolayısıyla Türk şirketleri, mühen-
disliği ve tedarik işleri yabancılar tarafından yapılan projelerin, ta-
biri caizse hamallığını yapıyor. Bizim mühendislik ve satın alma ko-
nularına konsantre olmamız gerekiyor. Bunun için bir altyapı ve
kültür birikimi gerekir. Mühendislik kültürünün ve bilgisinin biriki-
mi gerekir. Genel kültürün ve eğitimin, her şeyden önce, memleket
bazında daha ileri aşamaya götürülmesi gerekir. Yatırım gerekir.
Kore’nin yaptığına bakınız şu anda. Biz Tekfen olarak 1980’lerin
hemen başlarında Suudi Arabistan’da çalışırken etrafımızdaki Kore
şirketleri de bizim gibi işler yapıyorlardı. Fakat şimdi Kore şirketle-
ri tam bir EPC çalışması içerisinde, mühendislikleri gayet ilerlemiş
bir safhada. Aynı süreyi geçirdik. Fakat o süre içerisinde Kore büyük
bir sıçrama yaptı. Bir sürü faktör var söz konusu olan tabii. Ama her
şeyden önce mühendisliğe ve eğitime ciddi bir yatırım yaptıklarını
görüyorum. Çünkü ben Koreli şirketlerle karşı karşıya geldiğimde,
her alanda gayet iyi yetişmiş ve sayıca çok üstün bir mühendis ordu-
suyla karşılaşıyorum. Biz ise yetişmiş mühendis bulmayı bir kenara
bırakın, zamanımızın önemli bir kısmını hâlâ okuldan çıkan arka-
daşlarımızı yetiştirmekle geçiriyoruz. Gerekli saha tecrübelerini
vermeye ve onları bir parça daha eğitmeye çalışıyoruz. Biz bunları
sağlamaya çalışırken, yetiştirdiğimiz, eğittiğimiz mühendisleri de
bir-iki proje sonra yabancı şirketler kapıp götürüyorlar. Bizim bir-
çok alanda geniş ve dikkatli politikalar üreterek bu konuya eğilme-
miz gerekiyor. Tekrar söylüyorum, öncelikle mühendislik kültürü-
müzü geliştirmemiz lazım, mühendisliğe, müspet bilimlere değer
vermemiz lazım. Ne yazık ki Türkiye mühendisliğe ve müspet bilim-
lere gerekli yatırımı yapmadı, yapmıyor. Oysa yapması lazım. Çooo-
ok çalışmamız lazım, çok! Özellikle de gençlerimizin!
Gürbüz Alp Kireç olarak bu armağan size ne ifade ediyor?
Tekfen’de 33 seneyi aşan bir sürede pek çok projelerden geçtim.
Tekfen İnşaat’ın hemen hemen çalışmadığım, ayak basmadığım ala-
nı kalmadı. Dediğim gibi, bundan önce de ben ve arkadaşlarımın,
yani Tekfen ailesinin başardığı çok güzel ve başarılı projeler oldu.
Takdir edilmek güzel bir duygu.
Eve gittiğiniz zaman eşinize nasıl anlatıyorsunuz bunu?
Nasıl anlattığımı doğrusu bilmiyorum, ama herhalde gözlerim par-
layarak anlatıyorum. Aslında bu konuya da, altını çizerek bir parag-
raf ayırmak lazım, çünkü bizlerin Tekfen’de başardığı her işin arka-
sında, takdirin en az yüzde 50’sini, hatta daha fazlasını hak eden bir
eş var. Arkada, bu yükü paylaşan bir aile yapısı var. Her yıl yapılan
onlarca seyahatin dönüş yolunu gözleyen birileri var. Çocuklar var.
Evde onlara annelik ve babalık yapan bir eş var. Onların da hakkını
teslim etmek lazım. Tekfen’de çalışmak, bu konuda büyük özveride
bulunmayı gerektiriyor. Hepsinin önünde saygı ile eğiliyor, teşek-
kür ediyorum.