Previous Page  3 / 40 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 3 / 40 Next Page
Page Background

3

Editörden

Geçtiğimiz Cuma günü, “Lozan’dan Cumhuriyet’e İsmet İnönü” sergisinin açılış töreni için

Eskişehir’deydik. Pırıl pırıl, güneşli bir günün erken saatlerinde İstanbul’un curcunasından

sıyrılıp, Anadolu’nun en Avrupai şehrinin yolunu tuttuk. 3,5 saat kadar kısa ve rahat bir

yolculuğun ardından, hiç yorulmadan Eskişehir’e vardık. Milattan önce 1.000’li yıllardan

başlayarak Frigler, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlıların yaşadığı şehre bu nedenle “eski”

demek bence büyük bir haksızlık, zira Eskişehir, Anadolu’da gördüğüm tartışmasız en mo-

dern şehir. Geniş bulvarlar, yemyeşil parklar, heykel ve çeşme dolu meydanlar, çarpık kent-

leşme olmadan da bir şehrin gelişebileceğinin kanıtı. Yörenin meşhur yemeklerinden olan

çibörek de adını, zannedildiği gibi “çiğ” sözcüğünden değil, Kırım Tatarlarının dilinde “leziz”

anlama gelen “çi” kelimesinden alıyor. Beşer altışar (!) yediğimiz çiböreklerin İstanbul’da ye-

diklerimize göre çok daha hafif olduğunu söyleyebilirim. Hele içine sürülen çok az acı kırmı-

zı biber ezmesi güzel bir tad katmakla kalmıyor, hazmı da kolaylaştırıyor. Benden söylemesi.

Sergi açılışı Ankara ve Antalya’dan sonra burada da güzel geçti, ama daha güzel kısmı, Yılmaz

Başkan’ın (Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen) bizi ağırla-

dığı akşam yemeğinin ardından, gece 10’da özel olarak gezdirdiği Balmumu Heykeller Müze-

si. Aman Allahım! Kanuni’den Cengiz Topel’e, Genco Erkal’dan Kraliçe Elisabeth’e, Putin’den

İlhan Selçuk’a, Nazım Hikmet’ten Hüsamettin Cindoruk’a herkes orada! İnanılmaz bir ben-

zerlik, sanki bizzat kendileri karşımızda. Tüm bu heykelleri yapan da Yılmaz Hoca’nın kendi-

si. Heykeller arasında gözlerim bir kişiyi daha aradı, o da Tekfen’den tanıdığım en meşhur

Eskişehirli, Murat Gürgenci! İlk fırsatta Eskişehir’i gezmenizi öneririm.

Esra diyor ki, derginin içeriği hakkında ipucu verecekmişim. Hay hay! Bu sayıda geleneğimizi

bozmuyor, hem İçimizden Biri, hem de şantiye/fabrika ziyaretleri dizisini sürdürüyoruz. İçi-

mizden Biri’nin konuğu, Dr. Ahmet Burak Emel. Sağlık konusu hariç, tüm konularda kendisi-

ne güvenle danışabileceğiniz bir bilirkişi. Vicdanlı, güzel yürekli, biraz da “garip” ama çok sev-

gili iş arkadaşım. Onunla yaptığımız söyleşi vesilesiyle kendisini tanımanızı tavsiye ederim.

Ahmet Burak, bu yıl başlatacağımız ve iç sayfalarda sizlere ilk duyurusunu yaptığımız “Bilen

Bilir” bilgi yarışmasında bizi kırmayarak, danışmanlık yapmayı kabul etmiş cesur biridir.

Dünyanın en uzun şantiyesi desem herhalde yanlış söylemiş olmam, BTC Boru Hattı Tamir

İşleri Projesi için. Dağ dere tepe, git git bitmiyor, tam 1.071 kilometre! Biz gitmedik tabii,

onları topluca konuşlandıkları Ceyhan Atölyesi’nde bulduk. Çok neşeli, enerjisi yüksek, genç

bir ekip. Öyle olunca, sohbet de güzel. Celal (Erbil) Bey tevazu gösterip sözü Berker Evren,

Hasan Gedik ve ekibine bırakmış, ama hepimiz onun gayretlerini biliyor ve takdir ediyoruz.

Bahar ile birlikte İstanbul’da festival maratonu başlıyor, önce Film ve Tiyatro, yazın ise Mü-

zik ve Caz Festivalleri birbirini kovalıyor. Tekfen olarak, bu paha biçilmez kültür hizmetini

sunan İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’na her sene mütevazı da olsa desteğimizi eksiltmiyor,

nerede ihtiyaçları varsa, imkânımız ölçüsünde katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Bu yıl da

Tiyatro Festivali için yardım eli uzattık ve Vakfımızın Feyyaz Berker fonundan Gösteri Spon-

soru olduk. Sponsorluk anlaşmamız kapsamında, Festival programı dışında, bir oyunu özel

olarak bizim için sahneleyecekler. Tarihi kesinleşince duyurumuzu yapacağız, bizi izleyeme

devam edin!

Bir sonraki sayıya dek, hoşça kalın!

Sevgiyle,

Dori Kiss Kalafat

dori@tekfen.com.tr

Eskişehir’de kraliçeyle

baş başa