Su varsa hayat var
Sürdürülebilir bir geleceğin en önemli unsurlarından biri olan suyu doğru kullanabiliyor, kullandıktan sonra da doğru bir şekilde doğaya geri verebiliyor muyuz? Bu yıl Dünya Su Günü’nün teması “atık su”.
Günümüzde dünyamızda temiz suya erişimi olmayan, içme suyunu temin etmek için saatlerce kuyrukta beklemek ya da uzaktaki bir kaynaktan kilometrelerce su taşımak zorunda kalan 663 milyondan fazla insan bulunuyor.
Sosyal ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini tehdit eden en büyük sorunlardan biri olan su konusuna dikkat çekmek için 1993 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen Dünya Su Günü’nün bu seneki teması “atık su”.
Evlerimizde, kentlerde ya da sanayide kullanılan suyun büyük kısmı hiçbir arıtmaya tabi tutulmadan doğrudan doğaya geri bırakılıyor. Atık sular çevreyi kirlettiği gibi biyolojik yaşamı öldürüyor; besin kaynaklarını yok ediyor. Oysa suyu arıtarak yeniden kullanılabilir hale getirmenin hem çevre hem de ekonomiye sayısız yararı var. Doğru bir şekilde arıtılmış su şehir parkları ve bahçelerde sulama suyu olarak kullanılabileceği gibi, sanayinin ihtiyacını da karşılayabilir.
Atık su yönetiminde tarım özel bir yere sahip. Günümüzde dünyada 40 ila 60 bin kilometrekarelik tarım arazisinin atık veya kirli suyla sulandığı tahmin ediliyor. Bu durum çiftçiler kadar, o gıdaları tüketen toplumların sağlığı açısından da son derece sakıncalı. Diğer taraftan kurallara uygun şekilde arıtılmış sular tarımda güvenle kullanılabiliyor. Bu konuda altyapı yatırımlarını tamamlamış kimi ülkelerde, arıtılmış suların tarımda yeniden değerlendirilme oranı %5O'lere ulaşıyor.
Dünyamızın ve çocuklarımızın geleceği için suyu her zaman dikkatle kullanalım; suyun hayatın kaynağı olduğunu unutmayalım.