Ege’nin hazinesi: Zeytin

Dünyada hiçbir bölge, Ege kadar zeytinle özdeşleşmemiştir. Zeytin’in Ege’deki tarihi, mitoloji ile başlar.

İnanışa göre Atina şehri kurulurken Deniz Tanrısı Poseidon ile akıl, bilim ve sanat tanrıçası Athena, kente kendi adlarının verilmesini isterler. İkisi arasında bu sebepten anlaşmazlık çıkınca Zeus devreye girer ve hangisi insanlığa daha yararlı bir iş yaparsa, şehre onun adının verileceğini duyurur. Yarışmada bütün tanrılar hazır bulunur. Önce Poseidon, elindeki üç dişli mızrağı deniz kenarındaki bir kayaya hızla vurur. Denizden dört muhteşem at çıkar. Poseidon, “Bu atlarla dünyanın her yerine gider, ordular kurar, fetihler yaparsınız,” der. Sonra sıra Athena’ya gelir. O ise elindeki mızrağı yavaşça yere dokundurur ve oradan üstü meyvelerle dolu, gümüş yapraklı güzel bir zeytin ağacı yükselir. Bu, barışın sembolüdür. Ağaç büyüyüp yüzyıllarca yaşayacak, gölgesiyle insanları kucaklayacak, odunuyla ısıtacak, verdiği yağla yaralarını iyileştirecek ve geceleyin evleri aydınlatacaktır. Tanrılar, savaş meydanlarında harp arabalarını çekecek olan atların hiçbir zaman bir zeytin ağacı kadar faydalı olamayacağına karar verirler. Böylece şehre Athena’nın ismi verilir.

Her ne kadar bu efsane Ege’nin karşı kıyısını işaret etse de, birçok kaynakta zeytinin ana yurdunun Anadolu olduğu öne sürülür. Zeytin, dünyadaki en eski tarım ürünlerinden biridir. İÖ 3500’lerde Ege’de zeytin yetiştiriciliği yapılıyordu. Destanlarını zeytin ağacına ilişkin zengin tasvirlerle süsleyen Homeros, zeytinyağına “sıvı altın” yakıştırması yapar. Antik Yunan’ın yedi bilgesinden biri olan Solon’un yazdığı kanunlar, zeytin ağacı kesenleri ağır cezalara çarptırır. Tıp biliminin kurucusu Hipokrat, yıkanamayanlara, hiç olmazsa zeytinyağıyla vücutlarını ovmalarını önerir. Romalı atletler, kaslarını parlatıp yumuşatmak için zeytinyağı kullanırlar. Zeytinyağıyla yanan kandiller evleri aydınlatır. Olimpiyat kahramanları, zeytin dalından taçlarla onurlandırılır. Antik Yunan’da günlük beslenmenin en değerli parçası zeytin ve zeytinyağıdır.

Tüm mitolojilerde ölümsüzlüğün simgesi sayılan bu kutsal ağaç, insanlık tarihi boyunca hep güzel değerlerle özdeşleştirilmiş, barışın, kutsallığın, yaşamın, sağlığın ve bolluğun simgesi olarak görülmüştür. Zeytinyağı, tüm kutsal kitaplarda anılır. Eski Ahit’e göre tufan durulduktan sonra Nuh Peygamber, gemisinin penceresinden beyaz bir güvercin salar. Güvercin döndüğünde, gagasında bir zeytin dalı vardır. Hz. Davud, kendisini bir zeytin ağacına benzetir. Kudüs’ün doğusundaki Zeytinlik Dağı, Musevilik ve Hıristiyanlık için kutsal bir mekândır. Kuranı Kerim’de ise zeytinin adı, incir, üzüm ve hurma gibi bitkilerle birlikte, insanlığa verilen bir armağan olarak anılır.