Dünya Gıda Günü

Dünya Gıda Haftası, “Sosyal Koruma ve Tarım” temasıyla kutlanıyor. Bugün dünya nüfusunun yaklaşık %70’i sosyal koruma önlemlerinden mahrum bulunuyor.

Temelleri 1943 yılında ABD’deki bir Birleşmiş Milletler Konferansı’nda atılan Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 16 Ekim 1945 tarihinde 42 ülkenin katılımıyla kuruldu. Örgütün amacı, açlık ve kötü beslenmeyle mücadeleydi. Örgütün 1979 yılında gerçekleştirilen 20. Genel Konferansı’nda, FAO’nun kuruluş günü olan 16 Ekim tarihinin “Dünya Gıda Günü” olarak kutlanmasına karar verildi. Dünya Gıda Günü’nün hedefleri:

  • –Tarımsal gıda üretimine dikkat çekmek ve bu amaçla ulusal, ikili, çift yönlü ve sivil toplum çabalarını teşvik etmek,
  • –Gelişmekte olan ülkelerde ekonomik ve teknik işbirliğini teşvik etmek,
  • –Kırsal bölgelerde yaşayan insanların, özellikle de kadınların ve kötü şartlarda yaşayanların; yaşam koşullarını etkileyen karar ve faaliyetlere katılımını teşvik etmek,
  • –Dünyadaki açlık sorunu ile ilgili kamu bilincini yükseltmek,
  • –Gelişmekte olan ülkelere teknoloji transferini teşvik etmek,
  • –Açlık, yetersiz beslenme ve yoksullukla mücadelede uluslararası ve ulusal dayanışmayı güçlendirmek; gıda ve tarımsal gelişmelere dikkat çekmek, olarak belirlenmişti. FAO, 12-16 Ekim tarihleri arasını ise Dünya Gıda Haftası kabul ediyor ve her sene için belirlediği bir tema çerçevesinde çeşitli organizasyonlar düzenliyor.

Sosyal Koruma ve Tarım: Kırsalda Yoksulluk Zincirini Kırmak

FAO tarafından 2015 yılında Dünya Gıda Haftası’nın teması “Sosyal Koruma ve Tarım” olarak belirlendi. Bugün dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70’inin sosyal koruma önlemlerine erişimi bulunmuyor. Kırsal kesimde yaşayanlar ise bu kesimin büyük çoğunluğunu oluşturuyor. FAO, belirlediği tema ile, kırsal bölgelerde yaşayan kesimin sosyal koruma programlarına dahil edilmesi yönünde hükümetlerin teşvik edilmesini ve bu konuda küresel ölçekte bir kamuoyu oluşturulmasını amaçlıyor.

Sosyal koruma, yoksul ve gıda güvenliği olmayan insanları yoksulluk ve açlıktan kurtarmayı amaçlayan politika, program ve müdahaleleri içeren bir kavram. Sosyal koruma programları, altyapı, toprak, su yönetiminde iyileştirme, pazarla bağlantı ve daha yüksek ürün girdisine erişim sağlayarak çiftliklerin gelirini ve tarımsal verimliliği artırmak gibi hedefler içeriyor. FAO’nun önderliğinde önceki yıllarda dünyanın çeşitli bölgelerinde uygulamaya sokulan sosyal koruma programları oldukça başarılı sonuçlar doğurdu. Örneğin 2013 yılında, kırsalda yaşayan aşırı yoksul 150 milyon kişi, yoksulluk ve açlık kısırdöngüsünden çıkarıldı.

Günümüzde, gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık 1 milyar insan aşırı yoksullukla mücadele ediyor. Bunların yüzde 78’i, ana geçim kaynağının tarım olduğu kırsal bölgelerde yaşıyor. Dünyada yaklaşık 795 milyon insan yetersiz besleniyor. Yeryüzündeki her 9 kişiden 1’i, aktif ve sağlıklı bir hayat sürmeye yetecek gıda tüketemiyor.

Dünya Gıda Günü temasının bu yıl sosyal koruma konusuna odaklanmasının nedeni, ekonomik veya ayni destek planlarının kısa vadede açlığı engelleyebiliyor olması. Uzun vadede ise, sosyal koruma önlemleri verimi artırıyor, gelir istikrarı sağlıyor, yoksulluğu ve gıda güvensizliğinin azaltılmasına katkıda bulunuyor. Doğrudan sosyal koruma önlemleri, şu 5 konuda olumlu sonuçlar doğuruyor:

  • – Sosyal koruma, aile geliri ve gıda güvenliğini artırır.
  • – Sosyal koruma, çocukların okulda kalmasına yardımcı olur.
  • – Sosyal koruma, HIV/AIDS’in yayılmasını yavaşlatır.
  • – Sosyal koruma, yoksulluk aralığını daraltır.
  • – Sosyal koruma, düşük maliyetlidir.

Tarımsal kaynakların verimliliğinin geliştirilmesi, gıda güvenliğinin sağlanması açısından kritik öneme sahip bir konu. Bu nedenle kamu politikalarının, olumsuz çevresel etkileri azaltırken, birim alandan alınan verimin artırılabilmesi adına sürdürülebilir arazi yönetimi, toprak koruması, geliştirilmiş su yönetimi ve çeşitlendirilmiş tarım sistemleri gibi alanlara odaklanması teşvik ediliyor.

Esin Mete’nin 2013-2015 yılları arasında başkanlık yaptığı IFA da (Uluslararası Gübre Sanayi Birliği), FAO ile de yakın işbirliği içinde tarım politikalarının merkezine insan refahının yeniden yerleştirilmesi; gıda güvenliğinin bütün ülkeler için sağlanması; mikrobesin eksikliklerinin ortadan kaldırılması; uzun, sağlıklı ve verimli bir hayat için temel olarak yeterli, dengeli beslenmeye odaklanılması; toprak bozulmasının durdurulması ve geri dönüştürülmesi; biyoenerji üretimi; çiftçiler, tüketiciler ve hükümetlerle bilim insanları arasında işbirliği ortamının teşvik edilmesi gibi konuları öne çıkartıyor.

Esin Mete tarafından başkanlık dönemi için belirlenen faaliyet programında, “nutrient stewardship” olarak ifade edilen “doğru ve dengeli bitki besleme” konusu, IFA’nın odaklandığı en önemli alan oldu. “4R” (4 Rights – 4 Doğru) başlığıyla yürütülen bilinçlendirme kampanyalarıyla, “doğru bitki besleme maddesinin doğ­ru oranda, doğru zamanda ve doğru yerde” kullanılarak, azami verim artışının sağlanmasını hedeflendi.

FAO tarafından 25 yıl süreyle, 40 ülkede yürütülen deneme çalışmaları, doğru ve dengeli gübreleme so­nucunda buğday üretiminde ortalama %60 verim artışı sağlanabileceğini ortaya koyuyor. Bu nedenle dengeli gübreleme, sağladığı verim artışıyla, sürdürülebilir gıda güvenliğinin en önemli halkalarından birini oluşturuyor.